Çölü geçerken, yine bize anlatılanlara göre, yerin altında birkaç tane tuhaf yaratığa rastladılar. Gerçi bunlar da insan şeklinde olup, göğüslerinin ortalarından çıkan birer kolları varmış ve birer ayaklı imişler. Ancak, iki tanesi birbirlerine destek vererek ok atabiliyorlarmış ve o kadar hızlı koşabiliyorlarmış ki, bir at bile onlara yetişemiyormuş. Bunlarin koşmaları bir ayak üzerinde sıçrama şeklinde imiş. Bir zaman sonra yorulunca da el ve ayak üzerinde bir tekerlek gibi dönerek başlarmış. İsodor bu yüzden onlara siklop (tekerlek ayaklı) adını vermiştir.
Bunların hayat biçimlerini tam olarak anlayabilmek için bir Kırgız kadınına hiçbir yerde yerleşmemelerinin nedenini sordum. Gülerek "Size, bizi, siz mollalar gibi sonsuza kadar aynı yerde birkaç gün oturmuş görme ihtimaliniz olmadığını kesinlikle söyleyebilirim. İnsan güneş, ay, yıldızlar, sular, her türden hayvanlar, kuşlar ve balıklar gibi hareketli yaratılmıştır. Dünyada hareket etmeyen yalnızca ölüler ve onların gömülü olduğu topraktır." dedi.
Konumlarının muhafazası, parçası oldukları sistemin ve efendileri olan Sultan'ın muhafazasına bağlıdır. İşte bunun için gulamlar, efendilerine karşı kendi kavminden veya yerli tebaadan daha fazla sadakat gösterirler.