TESPİH
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Nuh Nebi den mi kalmış, Kalûbeladan mı. Her ne ise.. Her tarafı delik deşik olmuş; adeta çökmeye bir başı kalmış. Hoca nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz arasında:
“Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor be, beşik mi mübarek!” diyecek olmuş ama, hancı hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak;
“Ağzını hayra aç Hoca. Bu gıcırtılar beşik gıcırtısı değil, tavan tahtaları Hakk a tesbih çekiyor”
Hoca nın közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözüne dikerek:
“Peki ama, ya bu tavan böyle tesbih çeke çeke aşka gelip secdeye kapanırsa?”
Ve tavanında bir köşede
Sıkışmış bir kırlangıç yuvası.
Seni beklerken yüreğimin
Ufalanıp dökülmüş yarısı.
Sevgilim ne zaman, ne zaman
Bir dosyaya koyacağız bu yası?
Çık gel ağzında balçık ve samanla
Ve karnında yumurtanın akı sarısı.
Ve Ahmed Arif seslenmiş Leylâ'sına:
Çaresizliğimden gayrı,
Hiç bir kabahatim yok benim.
Aşına,
Ekmeğine,
Kahrına,
Karanlığına,
Özlemine,
Umuduna kat beni...”
En çok da mavinin umuduna
Sabah sabah gözünü şiirle açanlara
Günaydın 🌞 #Rojbaş
Erken yatar geç kalkar, geç yatar erken kalkar, dal sarkar kartal kalkar, dal sarkar kartal kalkar. Kısacası "Günaydın " diyecektim. 😂tamam kalkmışım ben güne bomba gibi başlıyorum 😂