Ona kalbimi verdim. O da onu aldı, öldürene dek kırıp parçaladı, sonra da gerisin geri yüzüme fırlattı... İnsanlar kalpleriyle hisseder. Benim kalbimi kırdığı için artık ona karşı bir şey hissedecek halim kalmadı.
Bizi ne ızdırap, ne sefalet, ne ölüm, ne Tanrı ne de şeytan ayırabilirken, sen kendi arzunla yaptın bunu. Kalbini ben kırmadım... Sen kendin kırdın kalbini... Kalbini kırarak da benim kalbimi kırmış oldun.
- "Hayat insanın uyumasına izin vermeyen bir kâbus gibidir. Bu herkes için böyle mi bilmiyorum ama Mike gibileri için böyle olmalı!"
- "Herkes için," dedi Kristen, "Hayat herkes için böyle..."
Kimileri yaşadığı hayattan bir şeyler almaya çalışıyor, kimileri ise hayata bir şeyler katmak... Kimisi vahşi bir hayvan gibi insanları öldürüyor, kimileri de insanların hayatını kurtarabilmek için ömrünü tüketiyor.
Gürültü ve huzur, rekabet ve paylaşım, iyi ve kötü... Aynı kentin içinde, aynı mahallede, hatta aynı evin içinde büyümüş insanlar nasıl bu kadar birbirinden zıt olabiliyor, nasıl dünyayı bu kadar farklı yorumlayabiliyorlar.