Giz bir bakıma Deborah'ın babasına benzemesinde yatıyordu. İkisi de, için için kinlenip durduk yerde parlayan, öfkeli, sert mizaçlı insanlardı. Ve Deborah bu benzerliği bildiği için, hem babasından hem de kendinden korkuyor, babasının ona duyduğu sevginin anlayıştan uzak bir sevgi olduğunu, babasının onu bir an bile tanıyamadığını ya da anlayamadığını düşünüyordu. Ama bu anlayışsızlık sorunundan öte bir şey daha vardı.
"Bazen onu küçümserdim," dedi Deborah.