Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Belki de harika bir roman yazmak için yeterince yaşlı değilim. Belki yeterince şey öğrenmedim, yeterince yaşamadım. Belki sebep etrafta dolanarak boşa zaman harcıyor ve kendime fazla önem veriyor oluşum. Öyle ya ,ben bir sanatçıyım ve düşüncelerimi toparlamak için bu Yunan adasında olmak ve diğer insanlardan farklı yaşamak zorundayım.
Sanırım yazar olmak benim doğamda var. Umarım bir gün kayda değer bir şeyler yazabilirim.
Reklam
Yirmili yaşların başında iseniz ,yarın çok uzak görünür.
Bir yetişkin olmanın nasıl bir şey olduğunu da düşünmeye başladı.Ve yetişkin biri olmanın kibar,cömert,hoşgörülü ve anlayışlı biri olmak anlamına geldiğini çözdü.
Bir şatoda , bir kraliçeyle yaşıyor gibiydi. Anne ya da eş olarak var olmayan bir kraliçe. İçerlediği şey işte tam da buydu, ne eksiği ne de fazlası.
Her soru bir ok, her cevap okların açtığı yaraları iyileştirmekten aciz bir merhem...
Reklam
Evet o bir sanatçıydı. Kahve içen , sigara üstüne sigara yakan ve içinde bitmek bilmeyen zalimler ordusuyla savaş veren türden bir sanatçı. Ona tekrar ve tekrar hücum eden ve dağın zirvesine yolculuk yapmak cüret ettiği takdirde , geçmişini okların en sivrisiyle delip geçmek konusunda tehdit eden orduyla...
Uyku ve yatak Frank'in gözüne iyi bir sığınak gibi göründü, yanında yatan kurbanının horultularıyla savaşmak zorunda kalmasına rağmen.
Fawnny ile tanıştığında dünyada ondan daha güzel bir kimsenin olamayacağına inanmıştı.Ne zaman kavga etseler ya da ayrı düşseler , gözlerinin feri söner ve bezginleşirdi.Ve başka hiç kimse gözüne onun kadar güzel görünemezdi ve onun yokluğunda çaresizlik anlamına gelen bir gelecekten yine ancak Fawnny sayesinde kurtulabilirdi.
Doğru bir insan , dağın en tepesinde durur ve oradan her şeyi şükranla , tutkuyla,merhametle ve aşkla görür.
Reklam
Şimdi yalnızca bir fanatik değil , gerçekçi olmayan bir hayalperest,bir filozof, hırsı olmayan ve tembel biriydi. Yine de her sabah erkenden uyanıp öğretmen olarak işine gitti ve çoğunun imrenerek sahip olmak istediği hayat standartlarını sağladı.
Dünyanın ceketi hala üzerindeyken ve hala sahte arzular duyarak o ceket içinde yol alırken,tevazu ve sabır ve hoşgörü ve cömertlik ve ibadet ve huzur ve buna benzeyen tüm kelimelere aşık oldu.
Kurtlar sofrası zihniyeti, iş alemi, ekonomi,diğer insanlara onu sempatik gösterecek çekici spor aletleri , Frank'ın ilgisini çeken şeyler değildi.
Frank bu beraberliği özlüyordu. En uygun günlerde dahi toprağı bin bir zorlukla işleyip , sırf hep beraber yenen basit bir yemek için böylesine şükran duyan ve elindekilere kanaat getiren bu ailenin özlemini çekiyordu.
En çok özlenen olduğu şüphe götürmeyen fakat hergün işin bitirilmesi ve ardından sofranın kurulmasıyla yeni yerden duyulan memnuniyetin daha baskın çıkması nedeniyle asla geri dönülmeyen bir yerdi.
Geri165
990 öğeden 976 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.