Bu bir öykü sayılır mı? Sanmıyorum. Öykülerin hep bir sonu olur çünkü. Anlattıklarımsa burada bitiyor. Son filan yok.
Hem çaresizliğin, anlayamamanın, çözümleyememenin, el yordamıyla yaşamanın, korkuyu bastırmak için cinayetlere bile kayıtsız kalmanın, hayata duyulan güzelim gençlik inancının çöküşünün doğurduğu bungunluğun, bir ömür süreceğine inandığımız büyük suskunun öyküsü mü olurmuş?