Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

VERÂ KİMYA

VERÂ KİMYA
@sadecebirokuyan
KENDİ DÜNYASINI KAZANIR, DÜNYAYI KAYBEDEN...
Gelecekte belki de hiç başına gelmeyecek musibetlere, yalnızca olasılık dahilinde oldukları için, mutlaka gerçekleşmek zorundalarmış gibi, şimdiden güç yetirmeye çalışmak, insanın sabır rezervini erkenden tüketmesi anlamına gelir.
Reklam
İnsan, kendisine verilmiş sabır gücünü yanlış ve lüzumsuz işlere dağıtmazsa, bu güç, yaşadığı her zorluğa ve her musibete yeterli gelir. Bütün sabır gücünü, düne hiç harcanmamış haliyle, yarına hiç pay bırakmayacak şekilde, yalnızca bugün için kullanarak, mükemmel bir güç elde edebilir, böylece "Allah sabredenlerle beraberdir âyetinin anlamını bütün hücreleriyle hissedebilir.
Üç konuda sabırdan sorumludur insan; biri, ibadetler için ihtiyaç duyulan sabır, diğeri günahlara girmemek için lazım olan sabır, bir diğeriyse musibetlere dayanmak için gerekli olan sabırdır. İnsan "Ya Sabur" deyip, bu üç sabır türünü de omzuna alması gereken bir varlıktır

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İyiliklerde payı yok denecek kadar azdır insanın. Yalnızca niyeti ona aittir. Ama günahlarda rolü büyüktür.
Sayfa 40
Lambanın yanabilmesi için, bilim insanları, mühendisler, işçiler, kablo üreticileri, ırmaklar, barajlar, elektrik şirketleri gibi belki binlerce unsur yan yana gelmiştir. Lambanın düğmesine dokunmak, kişinin bu etkinlikte binlerce unsur arasındaki yeri- ni alması demektir. Lambanın yanmasını sağlayan, kişinin kendisi değildir. Ama düğmeyi kapattığında lambanın sönmesinin tek sebebi kendisi olur.
Sayfa 36
Reklam
İnsan, iyiliği kurgulamaksızın kendi doğallığıyla yapmışsa, bu, fıtratındaki güzelliği gösterir ve o fıtratı verenin "iyi" olduğunun ilanı olur. İlan şudur: "Allah bu iyiliği yapması için herhangi birini seçebilirdi, beni seçti, benim karşıma bu iyiliği çıkarmayabilirdi, çıkardı; iyilik yapacak güç ve takati bana vermeyebilirdi, ama verdi. Aslında ben bir iyilik yapmadım, bana iyilik yapma fırsatı tanındı, yani bana bir iyilik yapıldı. Fıtratımın bu iyiliği yapmaya olan ihtiyacı giderildi."
Sayfa 33
Allah kişinin iyi olan fıtratına, iyi işler yaptırıyorsa, ona düşen övünmek değil şükürdür. İyilik ona yansıtılmıştır, uğratılmıştır. İnsan ayna olarak seçilmiştir, kaynak olarak değil. İnsanın Allah adına değil, kendi adına yaptığı, kendine mal etmeye çalıştığı ve haksız yere sahiplendiği iyiliklere riya ve gösteriş vardır.
Sayfa 31
Cenâb-ı Hakk, yeryüzünde halife olarak yarattığı insanı ilahi isimlere mükemmel bir ayine olmakla vazifelendirilir. İkram ve infak ederek cömert olmaktan maksat, insanın kendini iyi hissetmesi değil, cömert etiketine sahip olması da değil, cömertliğin kaynağı olana, yani Allah'ın Cevvad ismine ayna tutmak olmalıdır. Allah'ın kâinata yağdırdığı cömertliği kendi ölçülerinde, olabildiğince iyi yansıtan biri olmaktır insanın görevi. Allah'tan kâinata yansıyan şefkatin, kendi üzerinden etrafındakilere yansımasına izin vermek, en azından engel olmamaktır mesele. İnsan böylece Allah'ın şefkatine ayna tutmuş, Allah'ın Şefik ismini sergilemiş olur.
Sayfa 29
Postacının getirdiği mektupta yazanlar, postacının bize ilettiği mesajlar değildir. Başka aracılarla ulaşan nimetleri, o aracılardan bilmek, büyük bir hata ve nimetler bakımından en hafif ifadesiyle Rabbe karşı nezaketsizliktir. Ancak, o aracılara teşekkür ve dua etmeyi de ihmal etmemelidir insan. Çünkü Allah o nimeti kendisine gönderirken bir başkasını değil, o aracıyı seçmiştir. Onlara teşekkür ve duası, Allah'ın seçimine karşı bir şükrandır.
Sayfa 27
Bir şeyi kendi adına vermek, kendisine aitmiş gibi iletmek, minnetin ta kendisidir. Kur'an-ı Kerim, "Minnetle, yaptığınız iyilikleri boşa çıkarmayın" buyurur.(Bakara,264) İnsanın bir şeyi kendisininmiş gibi vermesi, yaptığı iyiliği boşa çıkarma riskini içerir. Esas olan, Allah'ın birilerine bir şey verişini temsil etmektir, bu tecelliye ayna tutmaktır. Aynanın görüntüye sahip çıkma vasfı ve iradesi olmadığı gibi, insan da ilahi mülkün kendi üzerinden başkalarına aktarılması işini sahiplenemez. Verirken, Allah'ım sen cömertsin, ben de Senin cömertliğini yansıtmak
Sayfa 26
Reklam
Aşk da güçlü bir duygudur. O, insana ahireti için, maneviyat için, Allah'la ilişki kurabilmesi için verilmiş temel zenginliklerden biridir. İnsan onu tamamen fanilere sarf ettiğinde, kalbinin Allah'ı sevmeye, ahireti arzulamaya takati kalmaz; ayrıca k güçlü duygu, o fâni varlıklara değmeyeceğinden, insanı yaşam boyu keder içerisinde bırakır.
Sayfa 22
İnsanın kendine hayranlıkla suistimal ettigi latife, ona, Allah'a hayret ve hayranlık duyması için verilmiş olan latifedir.
9
Arınmamış insan... Karşısındaki insanı değerli olduğu için değil, onun kendisinde meydana getirdiği hissi ve heyecanı sever.
1. FRAGMAN: Sevgi Kuşağı
Tezkiyesiz [arınmamış] nefs-i emmaresi bulunmak şartıyla, kendi nefsini beğenen ve seven adam başkasını sevmez. Eğer zahiri (görünürde] sevse de samimi sevemez; belki ondaki menfaatini ve lezzetini sever. Daima kendini beğendirmeye ve sevdirmeye çalışır.
Sayfa 8 - Lem'alar,28. Lem'a, 27. Nükte
Bil ki Allah seni okuyor. Seni saniye saniye, satır satır, anbean bir yaprak okuyor. Sabah uyandıktan sonra, yatağa yeniden girinceye kadar ve uyuduğun saatlerde okuyor. Ayaktayken, dururken, yürürken Rakib ismiyle seni okuyor. Başkalarını da okuyor olmasının bölmediği bir okumayla seni kesintisiz ve fasılasız okuyor. Ara vermeksizin seni
225 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.