Tasavvuf bir kitap olsaydı, 'Usulsüz vusul olmaz.' sözü o kitabın adı olurdu. Mesela şeyhin kim gibi bir soru sorulmazdı. ' Hangi bağın gülüsünüz?' diye sorarlardı.
‘Dile gel ey arayan gönül, aradığın senden gayrı mıdır? Senden gayrıysa, o zaman nedir aradığın? O, ayet ayet kendini ifşa etmezse, bilmediğini ve ya bilinmezi arar mısın?’
Ruhun huzuru araması, kişi yaşadığı sürece devam eder. Yeter ki ruhu daraldığında bunu bir eza değil yükselme çağrısı olarak anlayıp yorumlayıp o çağrıya cevap verecek çareler arasın.
Hem sabır demek hiç şikayet etmemek değildi ki! Sabır, derdini dert verenden başkasına şikayet etmemekti. Bu düşünce ile derdi verenden derman istenirdi ancak.