Hep o hikâye yüzünden. Ama ne önemi vardı artık? Herkesin öyle bir hikâyesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
Ama ne de olsa, toprağın iki metre altıyla üstündeki durum hayli farklıydı. Aşağısı gerçekti: Kurtlar, böcekler ve bol bol et. Toprağın üstüyse hayal: "Rahat uyu babacığım", "Nur içinde yat sevgilim" ve bol bol dua...
"Farkında mısın?" diye sordu Anne.
"Neyin?" dedi Derda.
"Ne kadar cesur olduğunun... Senin bu yaptığını asla yapamayan o kadar çok insan gördüm ki... Sen, tanıdığım en cesur insansın. Ve en güçlü. Gerçek hayatta bunlar çok işe yarar biliyor musun?"