Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan boğulmamak için nasıl bir saman çöpüne bile sarılabiliyor!
zehir
Bir şamana ''zehir nedir?" diye sormuşlar. Şaman; "ihtiyacımız dan fazla olan herşey zehirdir."demiş; "Güç, yiyecek, ego, hırs, kıskançlık, korku, öfke, kendini beğenmişlik, hatta iyi niyet..." (Alıntıdır)
Reklam
Dedim, genə durum yazım,,, Özümə bir qəbir qazım..
Neftimizi basdırırlar, Millətə qan qusdururlar, Bir iddəyə qısdırırlar, Qalan qalır acbəsusuz, Cavandısa acdı, quduz. Qırx ildi ki, dustağam mən, Qaralar içrə ağam mən,
Sayfa 56 - Zeka kitab evi/2016/KlassiklerimKitabı okuyor
KALMADI
Nasıl dizlerimi dövmeyiyim dostum Bizde adamlığın a'sı kalmadı Göçtü gitti devrim pehlivanları Yıkıldı hamamı tası kalmadı Yalanını ile coşo coşa zevkler sefalar Kaldı yigitlere dertler cefalar Kitap kitap örüm örüm çektik kafalar Dünyada bilenin hası kalmadı Karışıdan geliyor cebi esrarlı Yüreğinde saman dili ısrarlı Bayramlar böcekli düğün hasarlı Efendim barışık küssü kalmadı Mahzuni Şerifim coştuk kaynadık Hak dedik de hak yolunda caymadık Dürzü düğün tuttu tuttu dimdik oynadık Yetim davulcunun yası kalmadı Aşık Mahzuni Şerif
Bir ev kerpiçten mi yapılmıştır yoksa yaban soylu alaca mermerden mi;önemli değildir aslında. Bilesin ki insanın üstünü saman da örtebilir, altın yaldızlı tavanlar da; gereksiz bir çabanın süs diye, süsleme diye yarattığı her şeyi hor görün. Hayran olunacak tek şey ruhtur; büyük bir ruh için büyük hiçbir şey yoktur diye düşünün.
Sayfa 49
kurma bebekler gibi olabilir insan. camdan boncuk iki gözle kendi dünyasını gören kadife bir kutu içinde saman dolu bir gövdeyle yıllarca tül ve boncuk ortasında uyuyabilir tüm hercai ellerin her baskısıyla nedensiz haykırabilir: "ah, ben pek mutluyum"
Furuğ Ferruhzad
Furuğ Ferruhzad
Reklam
islamiyet öncesi türklerin, "şaman" geleneği de dahil; budizm, maniheizm ve ortadoğu'dan çıkan bütün monoteist dinlerden etkilendiği, muhtelif kültür çevrelerine dahil olduğu görülmektedir. bu durum, mensup olunan dini çevreye göre çeşitli yazıların da kullanılmasını birlikte getirdi ama bunlar türkçenin yaşamasına engel teşkil etmedi. yaşayan ve gelişen türkçenin dalları, lehçeleri, tarihi tekamülü; çok defa fonetik özelliklerini iyi izleyemediğimiz, bu muhtelif alfabelerle kaleme alınan metinlerde mevcuttur. yazılı dilin bu fonetik noksanlıkları, hukuk ve idari tarihiyle ilgili deyim ve kurum adlarının fonetik yönden saptayamadığımız muammalar dizisi olarak karşımıza çıkmasının nedenidir
Sayfa 38 - timaş yayınları, 3. basımKitabı okuyor
Bir şaman atasözü der ki: "Sevdiklerine bağlı ol ama bağımlı olma. Fedakar ol ama kendini feda etme. Dünü unutma. Saplanıp kalma da. Sabret ama katlanma. Eleştir ama suçlama. İste ama ısrar etme. Ve en önemlisi hiç kimseye biat etme. Bir gün hepimizin öleceğini de asla unutma..."
"Animistler insanlarla diğer varlıklar arasında sınır olmadığına inanır. Onlara göre bu varlıkların hepsi konuşma, şarkı söyleme, dans ve tören aracılığıyla iletişim kurabilir. Bir avcı, geyik sürüsüne seslenerek aralarından birinin kendini kurban etmesini, eğer av başarılı olursa da ölü hayvandan kendisini affetmesini isteyebilir. Birisi hastalandığında şamanlardan biri hastalığa sebep olan ruhla iletişim kurarak onu korkutmaya veya yatıştırmaya çalışabilir. Eğer gerekirse şaman diğer ruhlardan yardım isteyebilir. Bütün bu iletişim eylemlerini belirleyen şeyse hitap edilen nesnelerin yerel olmasıdır. Bunlar evrensel tanrılar değil, daha ziyade orada bulunan belirli bir ağaç, geyik, dere veya hayaletlerdir."
Kolektif Kitap, İnceleme, Türkçesi: Ertuğrul GençKitabı okuyor
Türk kökenli bir şaman, Zerdüşt
Gâthalar gibi ilk kitapların MÖ. 1500-1200 yılları arasında yazılıp, sonrakilerin Arsaklar ve Sasâniler döneminde, yani MÖ. 3. yüzyılda yazıldığı genellikle kabul edilir. Bunun için de bugün eldeki Pehlevice Avesta'ya ''Sasânî Avestası'' denir. Ancak, asli Avesta'nın ilk yazım tarihi ne kadar eskiye götürülürse götürülsün bugün eldeki modern Avesta son şeklini MS. 78 ile 300 tarihleri arasında almıştır. İşte bu uzun tarihi süreçte ilk olarak Medce yazılmış olan asli Avesta metinlerinin dil özelliği, daha sonra Sasaniler döneminde Pehlevice yazılınca veya çevrilince, daha sonraki dönemlerde de Farsça ve Sanskritçeye de çevrildikleri zaman, ister istemez bozulmuştur; Perslere ve Hindlilere ait birçok dini ve milli unsurlar metinlere sokularak Avesta'nın asli hüviyeti değiştirilmiştir. Bu açıdan en az tahribata uğrayan ve dolayısıyla en çok Med-Arsak dil özelliği taşıyan Avesta metni, dualar ve ilahiler kitabı olan Gathalar'dır; Gathalara İsveçli bilgin H.S. Nyberg bir Şamanlık kitabı olarak bakar ki, bu son derece önemli bir görüştür. Hatta ona göre Zerdüşt, aynı şekilde daha sonra tekrar üzerinde duracağımız gibi bir Şaman'dır. İşte bu nedenle bugün Pehlevice ve Sanskritçe uzmanlarının anlamada en çok zorlandıkları metindir. Her şeye rağmen Avesta metinleri Türk tarihi ve dili bakımından çok önemli bir kaynak niteliğini haizdir. İçerisinde hala yüzlerce Medce, yani çok eski Türkçe sözcükler bulmak mümkündür.
Reklam
Kadim Türklerde, şamanlar da iki tabakaya ayrılmıştı. Kara Şaman, kasvetli âyinleri icra ederdi. Ak Şaman ise, meserretli ibadetlere rehberlik yapardı. Kurban edilecek hayvanların renkleri de, bu ibadetlerin rengine tâbidi. Altay Türklerinde semanın mükâfat ilâhlarına, açık renkli hayvanlar kurban edilirdi, yer altındaki mücazat ilâhlarına ise, koyu renkli kurbanlar kesilirdi.
Altay Türklerinde Şaman, Bay Ülgen’e kurban takdim ettiği zaman, huş ormancığında bir huş ağacını merdiven ittihaz eder. Bunun üzerinde dokuz kertik yapar ki, bunlar aşağıdan yukarıya birinci kattan dokuzuncu kata kadar gökleri gösterir. Eğer semanın adedi on yedi olmuş olsaydı, kertikler de on yedi olurdu. Evvelce semanın katları 9, Yer-Sular 8 adetlerinde iken, sonradan her ikisi de, bunların mecmuu olan 17’ye bâliğ olmuştur. Zaten şimdiye kadar dinî tekâmülde, daima eski tasniflerin biribirine ilâvesiyle yeni tasniflerin peyderpey âdet olduğunu gördük. Tsin dininde maşrıkın dört Yer-Susu vardı ki, dört batna tekabül ediyordu. Oğuzlarda iki Tsin’in birleşmesiyle dördü Tanrı, dördü Yer-Su olmak üzere, sekiz ilâhın vücude geldiğini görmüştük Yakut dininde sekize bir ilâvesiyle dokuz adedi zuhur ettikten sonra, bu sağ kol, ve eski 8 adedi de sol kol olmak üzere, yeni bir tasnif çıktı. Altay Türklerinde de bu iki sayı­nın birleşmesinden. 17 adedi çıktığını görüyoruz. Fakat, kollara ait ilâhların adedi ne olursa olsun, daima ilâhların iki kola münkasim olması ve bu ilâhların batınlara tekabül etmesi, il dininde umumî bir kaidedir.
272 syf.
·
Puan vermedi
Şaman Gözü
Atalarımızın ritüellerini bir Şaman’ın gözünden okumak için güzel bir kitap. Fakat bu kitabı roman okur gibi okumaktan ziyade, öncelikle baştan sona tarayarak okunmasını öneriyorum. Daha sonra da ihtiyaç duyuldukça, merak edildikçe bir başvuru kitabı olarak kullanılmasını doğru buluyorum.
Şaman Gözü
Şaman GözüAsu Mansur · Destek Yayınevi · 2016670 okunma
Arlı'yı öldürür bir saman çöpü, Arsız'a batmıyor süngü.
Rüya Bu ya
1. ikimiz otobüsle uzak bir şehre gidiyormuşuz kars'a mı desek ardahan'a mı desek yollarda kar bulut mavisi / dağlar duman derin bir uykusuzluğa sarkmış yolcular bir uçuruma sarkar gibi
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.