Sen muhtemelen şimdi uykunun güzel kapısından içeri
girmişsindir…
Dilerim öyledir. Dilerim buz gibi ellerin ve ayacıkların ve o güpgüzel burnun ısınmıştır.
Bu nasıl bir duygudur bilmiyorum ama sanki seni hem bin yıldır tanıyor gibiyim, hem de her an her yeni adımını çocuksu bir telaşla merak eder haldeyim.
Mesela, bir elmayı kabuğundan nasıl soyduğunu
bilmiyorum. Bir hayatı nasıl dilimlediğini bilmiyorum. Yağmurlu bir sabaha uyandığında günaydın'ı nasıl dediğini bilmiyorum.
Çocukluğunu bilmiyorum. Geniş sokaklarda elinde bir demet çiçekle nasıl yürüdüğünü bilmiyorum. Madrid’in büyük bulvarlarında arabayla nasıl kaybolduğunu biliyorum çünkü yaşadım.
Erken inen akşamlarda hangi kelimelere sığındığını da bilmiyorum...
Patlamış mısırları sevdiğini biliyorum çünkü bana sen söyledin.Yarım kalmış şarkıları nasıl tamamladığını bilmiyorum
çünkü senden dinle(ye)medim.
Sana dair ne varsa merak içindeyim.
Sana dair ne varsa pazarlıksız kabulümdür demenin sözü içindeyim.
Bu gece yazısını gündüz niyetine okursan, bir de kocaman günaydın olsun kelimelerimin sonunda.
Günaydın olsun...
Günün aydın olsun…
Yanında hayat olsun...
Sensuan Cortazar Guadola