Bu kitabı okurken düşündüğüm tek şey keşke filmi çıksa da izlesek...Okurken de her şey gözümün önünde olup bitiyordu sanki. Karakterlerin duyguları çok güzel aktarılmış, olay örgüsü birbirine bağlı. Kopuk hissettirmiyor ya da asla sıkmıyor. Çok akıcıydı.
Paranoya'da Fegel Petra ile bir ömür geçirirken bu sefer de aynı zaman dilimini Marlo ile de geçirdi. İlk kitapta Marlo'nun aşkıyla, yaşayamadığı hayatı ve koparıldığı ailesine olan özlemiyle yaşadı, hayata gözlerini yumdu. Bu kitapta ise alınan her şey kendisine geri verildiği halde Petra'nın yokluğuyla acı çekti. Aslında bu çok şey anlatıyor. Fegel'in tüm hayatı Petra'dan ibaretti. Kitapta da geçtiği gibi Fegel Petra'nın yanında onun değerini bilemedi. Kalbinin üzerinde tepinip durdu. Petra'yı Petra'yla yaşarken tanıyamadı ama onsuzken adının geçtiği her sohbette soluklandı, dinledi ve öğrendi. Kaybettiği aşkın acısını yaşadı. Yıllar önce okurken Fegel'e kızsam da artık onun da yaşadığı acıyı anlıyorum. Kalbimde hissediyorum...