Onu (Kemik Bey), kendisine yol göstersin diye bir barınaktan almıştı şizofren olan Willy. Kemik Bey’ in Willy’ nin ölümünden sonra bulduğu ailede çok daha iyi yaşam koşulları vardı Kemik Bey’in. Ama onun aklı hep Willy deydi. En mutlu olduğu yerdi Willy’nin yanı. Bir köpeğin mutlu olabilmesi için sadece iyi bakılması değil, aynı zamanda bir işe yaramasıydı.
O nedenle yol göstericisi olduğu, ölüme teslim olan sahibi Willy’i unutamıyordu. Willy evsiz barksız huysuz, asi, toplum dışı bir şairdi. Hayatının bir kısmını da akıl hastanelerinde geçirmişti. Yazdıkları şiirleri tepiştirdiği sandıktan çıkarıp, onu öğrenciliğinde takdir eden, ve onun teşvikiyle yazmayı sürdüren Willy, tüm yadıklarını öğretmeni Bea Suvanson’a emanet etmeye gitmiş, orada ölmüş, köpeği Kemik Bey’i de bilinmezliklere terkedip gitmişti…
Kemik Bey, yeni sahipler bulmuş ama, Wiily’nin yerini hiçbir şey dolduramamıştı. Kemik Bey’in hastalandığı son aylar willy’i düşünerek geçti. Willy’nin yanı onun cenneti olacaktı.
Cennetin adı TİMBUKTU.
Bir köpeğin gözünden, dünyayı, insanları gözlemek ilginç olacak diyorsanız, zevkle okuyabilirsiniz.