Okumayı çok geciktirdiğim, hatta iki kere yarım bırakıp geçtiğimiz günlerde tekrar elime aldığım, iyi ki de aldığım, bir kitap oldu Körlük. Kitabımız içeriğiyle, üslubuyla, noktalama işaretleriyle alışageldiğimiz kitapların dışında. Cinsel içerikler ve mide bulandırıcı bazı durumlar kitapta ayrıntılarıyla verilmiş. Bu durum beni çok rahatsız etti ve kitaptaki okuduklarımı sindirebilmek için bir iki gün kitabı okumaya ara verdim bu süreçte. Ancak kitabı bitirip de kapağını kapattığım an çok kaliteli bir eserle tanışmış olmaktan mutluluk duydum. Yazarın körlük salgını adı altında bizlere ulaştırmak istediği mesaj, kitaptaki kahramanların isimsiz olarak tanıtılması, körlerin içinde gören birinin tüm sorumluluğu üzerine alması,… aslında kitabımızın zamansız bir kitap olduğunu gözler önüne seriyor. İncelememi yazarın 1998 Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasından ufak bir alıntıyla bitirmek istiyorum, “ … Haksızlıklar çoğaldı, eşitsizlikler arttı, cehalet büyüdü ve mutsuzluk yayıldı.
Kayaların yapısını incelemek için başka bir gezegene araçlar gönderebilecek kapasitede olan bu şizofren insanlık, milyonlarca insanın açlık nedeniyle ölmesinden fütursuzca bahsedebiliyor.
Mars’a gitmek, komşuya gitmekten daha kolay görünüyor. Kimse kendi görevini yerine getirmiyor…”
Hala bu kitabı okumak için erteleyenler varsa, hepimizin kör olduğu bu dünyada görenler arasına dahil olabilmek için bu kitabı okumayı geciktirmeyin derim. Şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim…