Ama sen güzelsin Olena,
fakat güzel nedir bilmezsin
Güzeli görenlerin kana bulanan ellerini anlatabilseydim keşke sana
Bir Sultan edasıyla kölem diye hapsederken zindanlara sevdasını
Nereden bilecekti saraylarda kölesinin esiri olacağını
Ah Olena! Ben az diyeyim ne olur sen çok anla
Ne ben Yusuf’um ne sen Züleyha
Hem sen karanlıklarda göremezsin
Sakın düşme Olena kuyular çok derin
Her gece kuyuların yalnızlığını taşıyorum içimde
Ne başımı kaldırıyorum ne uzanan bir el arıyorum ellerime
Ama biliyorum Olena bir anda açılmıyor artık Nusretin kapıları
Sakın unutma hatırla ama rahmetin bize yavaş yavaş yağacağını
Ve hissediyorum yağan rahmet bize bir ateş getirecek
Saracak her yanımızı öyle serin öyle ılık değecek ki tenlerimize
O zaman anlayacaksın ciğeri yanıkların yanmayacağını...
Fatih Buhara Benzek