İstiyorsan Hakk'a varmayı, meslek edin gönül almayı. Bırak saraylarda mermer olmayı, toprak ol bağrında güller yetişsin.
Şemsi Tebrizi
Günaydınlar 1in kitap ailesi
PARTİCİLİK
"Mahalli dilde 'part' diye bir kelime vardır. Bilenler bunun karın, göbek, mide, işkembe mânasına geldiğini bilirler.
Ayrıca tarihte İskitlere komşu olmuş, göçebe olarak Mezopotamya'ya, İran topraklarına uzanmış, oralarda yerleşmiş 'Partlar' denilen bir kavim vardır, bu da biliniyor. Iran efsanelerinde
Dönelim yine Osmanlı Sarayı'na... Abdülaziz Batı'da gördüğü saraylara özenerek saraylar, köşkler yaptırmış ama, Avrupa'nın endüstri devriminden ve sosyal düzeninden hiç etkilenmemişti. Tarihçiler onun döneminde saraylarda bin iki yüz kadın, üç yüz elli aşçı ve yamağı, dört yüz seyis ve ahır bakıcısı, dört yüz kürekçi ve kayıkçı, dört yüz muzika eri ve subay, iki yüz kuşbaz ve canbaz, iki bin hademe, üç yüzün üstünde katip, teşrifatçı ve mabeyincinin bulunduğunu anlatırlar. Saray'dan geçinenlerin sayısı altı bin kişiyi bulmuştu.
Halk ise yoksulluk içindeydi. Bunlar Padişah'ın umurunda değildi. Dışarıdan alınan borçların tutarı 3.300.000, iç borçların tutarı da 2.000.000 kese altına yükselmişti. Bu borçlar için yılda 544.000 kese altın faiz ödeniyordu.
Imparatorluk tam bir çöküntü içindeydi.