Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
184 syf.
·
Puan vermedi
Armand V. alt başlığı ile "gün yüzüne çıkmamış bir romanın dipnotları" okuduğum en ilginç Dag Solstad romanı.Hem biçim olarak, hem kurgusal olarak, tüm romanlarından farklı. Bir yandan yazılmamış bir romanla ilgili dipnotlar akarken, biz bir roman okuyoruz.Yazılmamış romanın ana karakteri ile okuduğumuz romanın ana karakteri aynı kişi. Bir romanın nasıl yazıldığını göstermek ister gibi sanki Dag Solstad, Armand V. romanındaki dipnotlarla. Armand V. dünyanın farklı yerlerinde görev yapmış, Norveçli bir diplomat. Yaptığı işe inancı olmasa da görevininin gerektirdiklerini eksiksiz yerine getirmekten kaçınmaz. Dünyayı karıştıran o büyük gücün küçük aktörlerinden biri olduğunun da farkındadır, demek mümkün. Oğlu, küresel güçlerce çıkarılan bir savaşa katılıp, kör olarak eve döner. Norveç'in savunma politikaları, sorgulamasız görev bilinci gerektirirken, oğlu belki de Armand V.'nin tüm günahlarının bedelini öder. Armand V. roman boyunca, yaşamına dair, birbirinden bağımsız kesitler sunarken tüm bu kesitleri birleştirmek de okuyucuya düşüyor. Eski arkadaşı Paul Buer en çok karşımıza çıkan kahraman oluyor bu yaşam kesitlerinde. Dag Solstad gerçekten ilgiyle takip ettiğim bir yazar.
Armand V.
Armand V.Dag Solstad · Jaguar Kitap · 202233 okunma
Bana Dair
Bugün bir kitap alıntısı ya da inceleme değil de kendimce tecrübe ettiğim şeyleri sizinle paylaşmak istiyorum. Hem belki benim gibi olanlara yol gösterir hem de sizlere anlattığım için ben rahatlarım diye düşünüyorum. Ben sevginin çok az olduğu olsa bile çok yanlış ifade edildiği bir ailede büyüdüm. Annem babam hayattalar, canları sağ olsun iyi ki
Reklam
228 syf.
7/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Ölüme çok yaklaşmış, hastalıklarla boğuşan ve çocuklarının ilgi ve baskısından boğulan, okuduğum en huysuz karakterlerden biri olan Salih Demirci, yakın arkadaşı Rüstem'in ölümü ile geçmişe dönmeye, bir tür hesaplaşma yapmaya başlıyor. Yani flashbacklerle örülü bir metin. Çoluk çocuğunun, etrafindaki kimselerin pek bilmediği bu geçmişte, 2.
Magda Döndüğünde
Magda DöndüğündeÖmer F. Oyal · Yapı Kredi Yayınları · 201547 okunma
Acaba kac kisinin savaşa dair küçük, kendilerine has sırlari vardır? Üzerlerinde konuşamayacağımiz sırlar? Bizi yok edecek sırlar?
Bazı tarihçiler, Bri­tanya'nın Fransa'nın yanında savaşa girme hususundaki niyetini önceden açık etmiş olması durumunda Almanya'nın bu den­li saldırgan davranamayacağını söyleyerek savaşın sorumluluğunu kısmen Britanya'ya yükler. Fakat Britanya'nın ilgilenmesi gereken kendi sorunları vardı. 1914, nicedir beklenen İrlanda Özerk Yönetim Yasası'nın uygulamaya gireceği yıl­ dı. Ayrıca, İrlanda'nın kuzeyindeki Protestanlar ile güneyindeki Katolikler iç savaşa hazırlanıyordu. Dikkatini kan gölüne dönmenin eşiğindeki İrlan­da'ya yönelten Britanya, başını bu meseleden kaldırdığı vakit doludizgin sa­vaşa ilerleyen Avrupa'da artık herhangi bir değişikliğe yol açamayacağı kadar geç olmuştu. Başbakan Herbert Asquith ve Dışişleri Bakanı Edward Grey'in başlarını çektiği hükumet Fransa'yı destekliyordu. Ancak halkın savaşa destek vermesine neden olan şey Belçika'nın istilasıydı. Grey, savunmasız ve cesur Belçika' ya yardım için savaşa girilmesi gerektiğine dair 3 Ağustos' ta parlamen­goda tutkulu bir söylev verdi.
Pazar [1 Ekim 1939]
Görüşmek üzere sevgilim, savaşa, barışa ve sonrasına dair kitaplarıma dönüyorum. Sizden daha uzun süre yaşama fikrine tahammül edemiyorum. Sizi tükenip ölecek kadar çok özlüyorum.
Sayfa 160 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gıda krizi ve kıtlık
Kimi durumlarda kıtlık, devletlerin kendilerine düşman olarak gördüklerine karşı özellikle planladığı bir saldırı taktiğidir. Mesela 1929-1933 yılları arasında Stalin’in elinde bir kitle imha silahına dönüşen kıtlık, diktatör tarafından topraklarının kolektifleştirilmesine karşı çıkan köylülere ve özellikle de Ukrayna halkına karşı kullanılmıştır. Stalin’in terör devleti yüzünden aşağı yukarı 14 milyon vatandaş Birinci Dünya Savaşı’na denk bir süre zarfında can vermiştir ki, bu rakam savaşa katılan tüm ülkelerin kayıplarından daha fazla olduğu gibi üstelik de kurbanların neredeyse tümü yaşlısıyla genciyle silahsız sivillerdir. Önceden planlanan böylesi gaddarlıklar, tüm kıtlıkların önlenebilir olduğu ve sebeplerinin tamamen insanların art niyetinden kaynaklandığına dair günümüzün yaygınca kabul gören görüşünü sağlamlaştırmaktadır.
Sayfa 193Kitabı okudu
Türkiye, savaş dışı kalmak politikası gereğince önce 1939'da İngiltere ile sonra da 1941 yılında Almanya ile saldırmazlık ve yardımlaşma anlaşmaları imzalamıştır. Savaşın sonucunun kesinleşmeye başladığı 1944 yılına kadar, Türkiye diplomasisini işleterek savaşa girmemeyi başarmıştır. 1944 yılında Almanların yenileceğine dair inanç kesinleştikten sonra Türkiye, ABD ve İngiltere'den savaş bitiminde düzenlenecek barış görüşmelerinde tam müttefik olarak görülmek için bir güvence istemiş; elde ettiği güvence sonrası 2 Ağustos 1944'te Almanya ile ilişkilerini kesmiş, 23 Şubat 1945'te ise Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etmiştir.
Sayfa 198Kitabı okudu
50 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Stefan Zweig
Stefan Zweig
, insan duygularını yansıtabilecek en iyi şekilde analiz edip yorumluyor. Her kitapta beni daha da büyüleyen kalemi bu kitapta da farklılık yaratmadı. Kısacık hikayelerine doldurduğu koca yaşamlardan etkilenmemek imkansız.
Mecburiyet
Mecburiyet
, kapağından da anlaşılacağı üzere askerliğin konu aldığı kısa bir kitap. Tam olarak askerlik de sayılmaz
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,7bin okunma
EVİNİZE DÜŞEN BİR BOMBAYLA ÖLMEKTENSE, SAVAŞ ALANINDA KURŞUNLA ÖLMEK DAHA İYİDİR
Sayfa 70 - Tudem YayınlarıKitabı okudu
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Asil ve aziz Ruhu Şad Olsun.. (Spoiler İçerir!)
Eskiden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan, 2023 genel seçimleri sonrasında yapılan kabine değişikliğiyle beraber Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başına getirilen İbrahim Kalın'ın, okunmasını en çok tavsiye ettiği kitapların başında geliyordu "Buhranlarımız" kitabı. Ben de onun tavsiyesi üzerine almıştım. İyi ki de
Buhranlarımız ve Son Eserleri
Buhranlarımız ve Son EserleriSaid Halim Paşa · İz Yayıncılık · 2020435 okunma
Ölüm üzerine çok şey yazıldı. Sanatın gına getirdiği tercihin kaynağı burada. Almanya' da, on bir milyon insan ölçeğinde keşfedilen ölümün yüzü sanatı şaşırtıyor. Her şey bu cinayetle yüzleşiyor, hiçbir haçın destekleyemeyeceği bu dev boyuta karşı her şey kendini savunuyor.
Ölülerin karmakarışık bir yığın halinde çukura atıldıkları dünyanın bu tarafında. Ruslar, Çekler, Fransızlar, Al­manlar, İtalyanlar, Belçikalılar, Hollandalılar, Yunanlılar. Ameri­ka dev fırınlardan yükselen dumanları gördü. On altı yaşındaki genç Alman'ın annesi asla bilemeyecek, asla, asla, dünyada sade­ce ben bileceğim, ömrünün sonuna dek yakınarak bekleyecek kır saçlı yaşlı bir kadını düşünmek zorundayım ben.
Geri gelirse, ona söyleyeceğim. Sevinç verecek. Ona bunu ve geri kalan her şeyi söylemek. Bütün gazeteleri onun için sakladım. Eğer geri gelirse onunla yemek yiyeceğim önce, hayır. Hayır. Bedel ödeme vakti geldi. Herkes bedel ödüyor. Ben bedel ödüyorum. Yemek yemeyeceğim. Almanya' da 17 Ağustos 1944 günü, Quai des Arts' da, bir taş yığının üzerinde tek başı­na can çekişen on altı yaşındaki küçük Alman'ın annesi de be­del ödüyor.
"Canice" bekleme politikasının bedelini ödüyoruz. Geçmişimizin kara lekesi. Çocukluğumuzun kederi. Tehdit altındaki geleceğimiz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.