Nazım'dan
Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini, Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin, Sende uzaklığı, Sende; ben, imkansızlığı seviyorum. Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli, Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin. Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla ümitsizliği değil…
Vallahi Ben Demedim, Siz Dediniz...
Hoca — Çaya şeker karıştırmazsan ne olur? Savcı — Şekersiz çay olur. Hoca — Tuzu çorbaya karıştırmazsan ne olur? Savcı — Tuzsuz çorba olur. Hoca — Dinî devlete karıştırmazsan? Savcı — Dînsiz devlet olur. Hoca — Savcım, Vallahi ben demedim, bak siz dediniz. Savcı — Desene bugüne kadar bizi de uyuttular... Timurtaş Uçar Hocaefendi (rahimehullah)
Reklam
Ya Bu Ağrılar!
Ya bu ağrılar, Aklımı çelen uzaklar, Bana bağlı tek şey şu can, İçinde hep hicran. Aklıma geleni mi yazmalı, Duymak istediklerini mi? Turuncu bir şafak vakti, Giderken.
Nuri Pakdil
Gerçek bir devrimci mi görmek istiyorsun? İşte burada gerçek bir devrimci var; Yalnız Ardıç. Yüzyıldır burada tek başına zamana ve olaylara şahitlik eder. Asla suçlamaz, yargılamaz, savunmaz. Ama gölgesini de kimseden ve hiçbir şeyden esirgemez. Bütün devinimi kendi içindedir. Burada böyle tek başına ve dimdik durur. “Eşhedü” der: (yani) Ben, şahidim. Yargıç değilim, savcı değilim, avukat değilim. İşte bu gerçek bir duruştur. Devrimci duruşu, Müslüman duruşu, insan duruşu. Ben de gerçek bir devrimci görmek istedim. Bu yalnız ardıca geldim. Bunun böyle tek başına ve dimdik duruşu çok etkiledi beni. Ben gerçek bir devrimci nasıl olur ondan öğrendim. Onun gibi “Eşhedü” demeyi öğrendim. “Eşhedü”. Ben şahidim. Herkes duysun: Yargıç değilim yargılamam, Avukat değilim savunmam, Savcı değilim suçlamam, Herkes ve her şey duysun. Kendime şahidim, zamana şahidim, sonsuzluğa şahidim ve herkes ve her şey de şahit olsun ki, bu devrimci duruşumla bütün evreni selamlıyorum ve tıpkı bu yalnız ardıç gibi tek başıma dimdik herkesi ve her şeyi kucaklıyorum. (Nuri Pakdil)
Rüknettin’in Kalbi’nin Birinci Muhasarası
buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik konuşmayı unuttuyduk hâl diliyle söylediydik dua okuduyduk, yağmur dilediydik kalbinizi kuşatmaya geldiydik. hoşgeldiniz. buyrun, işte kalbim. adımı unuttuğum zamanlarda rüknettinim gövdesi ihlâl edilmiş bir yetimim. şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim. benim kalbim bir ıslahevidir
Şimdi sen gidiyorsun ya ! Ben, baharları unutmuş mevsimler kadar karlı ve sıcağım. İyiyim yani ! Yalanda olsa, inanmış gibi yap sen…! Ellerinin boşluğunda, gözlerimden kurnalar akıtmıyorum, Yüzünü yıkamak gözyaşlarımın harcı değil, Kirlenmesin bakışların... İnanmadığım çok şeyler yapmaya başladım son zamanlarda; Dallara bezler bağlamak gibi,
Reklam
1.000 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.