Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sümeyya Badur

Sümeyya Badur
@sbadur
Sıkı Okur
Açılmayan bir kitap gibiyim. Küskün ve biçâre.
Lisans
13 Eylül 2001
188 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
“…göğsüne vurarak kalbine seslendi, dayan kalbim, bir zamanlar daha büyük kötülüklere dayanmıştın…”
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
367 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Teknolojinin Evrimi
Teknolojinin EvrimiGeorge Basalla
8.1/10 · 123 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
320 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Sosyoloji hem toplumsal dünyayı çerçeve altına alma yollarını hem de kavramaya ve açıklamaya dönük yöntemleri içermektedir. Terimin kendisi 19. yüzyılın erken dönemlerinde kullanılmıştır. Sosyoloji yeni fenomenleri kavramaya ve mevcut fikirleri deneyimler ve verilere karşı sınamaya dönük süregiden bir faaliyet alanıdır. Tarih geçmişte yaşanan eylemlerle ilgilenirken sosyoloji mevcut toplum üzerine odaklanır. Sosyoloji diğer çalışma sahaları gibi insan eylemlerini sorgulamaya dönük sorulara biçim vermiş bilişsel perspektiflerin yanı sıra kendi yorumlama ilkelerine de sahiptir. Bu bakış açısıyla sosyolojinin beşeri eylemleri daha geniş temsillerin unsurları olarak görmesiyle ayrıldığını söyleyebiliriz.(s.18.) Kitabın yazılış amacı deneyimlerini başkalarıyla birlikte ve onlarla anlamakta, insanlara yardımcı olma amacıyla yazılmıştır. Görünüşte tanıdık olan şeyin nasıl yeni ve farklı şekillerde yorumlanabileceğini göstermeyi amaçlanmıştır. Kitabın amacı gündelik idraklarımızın ön planında olmasını, gündelik yaşamlarımızın parçası olan veya yaşamlarımızı şekillendiren meselelere değinerek okuyucuya sunmuştur. Yaşamlarımızı ve deneyimlerimizi doğrudan biçimlendiren konular üzerine yazılmış sosyolojik bir yorumlama çalışmasıdır.
Sosyolojik Düşünmek
Sosyolojik DüşünmekZygmunt Bauman · Ayrıntı Yayınları · 20191,618 okunma
Anlamak yola nasıl devam edeceğimizi bilmektir ve nasıl yapacağımızı biliyorsak anlamışız demektir. Farklılıkların kendi başlarına birer olgu olduğunu varsaymamızın sebebi tam da bu örtüşmenin kendisidir, iki şey arasındaki (hareket etme ve dünyayı görme biçimimiz) bu uyumdur. Bu karışımda hem huzur hem de kesinlik buluruz. Dünyada varolurken yaptığımız ayrımlar yolumuzu çizmemizi ve iletişim kurmamızı sağlar. Girdiğimiz mübadelelerde ve kurduğumuz ilişkilerde dayandığımız arka planın parçasıdırlar.
Sayfa 288Kitabı okudu
Reklam
Pragmatist felsefeci William James’in belirttiği gibi “şurası oldukça açık ki hakikati kabul etme yükümlülüğümüz koşulsuz olmaktan alabildiğine uzak ve olağanüstü derecede koşullara bağlı bir şeydir.”
Sayfa 282Kitabı okudu
…”tanıdığınız hiçbir insanın tırmanmayı başaramadığı” bir dünyadan çıkabileceğinize inanmak hem haddinden fazla iyimser hem de aşırı tehlikelidir.
Sayfa 258Kitabı okudu
Sapmalar başkalarında derin düşüncelere yol açabileceği gibi tepkilere de vesile olabilir. Normalde toplumu meydana getirebilecek yeteneklerine, becerilerine ve katkılarına rağmen, farklı kişiler olarak tanımlanmış insanları dezavantajlı konumda bırakır.
Sayfa 170Kitabı okudu
Kendimizle dost olmak, mutlaka başkalarıyla dostluk kurmuş olmamız anlamına gelir.
Sayfa 151Kitabı okudu
Bildiğimiz şey dünyanın kendisi değil, bu dünya imgesinin etkisiyle biçimlenmiş pratiklerimize dayanarak dünyada yaptıklarımızdır.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Thomas Mann’ın 1919 yılında yayımlanan ve otobiyografik öğeler barındıran anlatısı, Mann ailesiyle yaşamış av köpeği kırması Bauschan ve sahibi ekseninde temellenir. Köpeğin ismi Bauschan. Kendisi kısa tüylü Alman bir av köpeğidir. Bauschan’ın vücut yapısında avcı ve lider kimliği son derece baskındır. Kitapta köpeğin özelliğinden detaylıca bahsedilmektedir ve sahibiyle nasıl tanıştıkları anlatılmaktadır. Anastasia sayesinde Bauschan sahibiyle tanışır. Anastasia köpeği ve alacağı kişinin her iki tarafın yani tanıdığı kadarıyla birbirlerine bağlanacağını ve bir daha ayrılmayacağını düşünmüş. Öylede olmuştur. Bauschan’ın antipati duyduğu üç tür insan vardır: polisler, keşişler ve baca temizleyicileri. Bunlara hiç tahammül edemez ve evin önünden geçtiklerinde ya da herhangi başka bir yerde rastlandığında öfkeli bir havlamayla üzlerine saldırır.(s.35) Bauschan’ın sahibi, Bauschan’ın yüz ifadelerini, bütün hareketlerini keyifli bir empatiyle anlayabiliyor. İlerleyen sayfalarda Bauschan hastalanıyor. Sahibi onu kliniğe götürüyor burada on dört gün kadarıyla kalması gerektiğini söylüyorlar. Sahini bu süre zarfında Bauschan’ı ziyarete geliyor ve onun muayenesinden sonra alıp eve götürüyor. Bauschan iyileştikten sonra av maceraları başlıyor. Kitapta insan üzerinden değilde daha çok köpeği Bauschan üzerinden anlatım yapılmıştır. Birbirlerine bağlılıkları, sadakatları ele alınıyor. Bir hayvana bağlılığın, sevmenin, onunla vakit geçirip ilgilenmenin ne demek olduğunu onlarla yaşamayı istemeyenlerin pek sempati duyacağı bir kitap değil. İyi okumalar.
Efendi ile Köpeği
Efendi ile KöpeğiThomas Mann · Can Yayınları · 2018305 okunma
Çok fazla beklemiştir; beklemenin nasıl bir işkence olabileceğini bilirsiniz! Hayatı beklemekten, bir sonraki açık hava yürüyüşünü beklemekten ibarettir ve bu bekleyiş, bir önceki yürüyüşün yorgunluğunu atar atmaz başlar.
Önünde uzanan güne güçlü bir güvenle bakar ve yine de ona başlayıp başlamama konusunda keyifli bir tereddüt yaşarsın; rüya ile başlamakta olan gün arasındaki sıra dışı, üzerinde hak iddia edilmeyen, dertsiz tasasız, göstermiş olduğun ahlaklı davranışların ödülü olan bir zaman diliminin efendisi olursun. İstikrarlı, basit, derli toplu ve rahatça kendi içine dönmüş bir hayat yanılsaması, tamamen kendi kendine ait olma yanılsaması seni mutlu eder; çünkü insan o anki ruh halini - bu ruh hali ister neşeli olsun ister karmaşık, ister huzurlu olsun ister tutkulu - hayatının gerçek, kendine özgü ve sabit ruh hali sayma, özellikle de her mutlu tesadüfi hayalinde hemen güzel bir kural ve bozulmaz bir âdet haline getirme eğilimindedir; oysa ki gerçekte hazırlıksız ve ahlaken kıtı kıtına yaşamaya mahkûmdur.
496 syf.
·
Puan vermedi
·
56 günde okudu
Lizbon’da muhasebe yardımcılığı pozisyonunda çalışan Bernardo Soares, rastlantısal izlenimlerinde kurgusal otobiyografisini, yaşamsız tarihini aktarıyor. Aslında kitap onun itiraflarından oluşuyor. Ve bu itiraflarda hiçbir şey söylenmemişse eğer, bu belki de söylenecek bir şey olmadığındandır. Yaşamının büyük bir bölümünü kiralık odasıyla kasvetli işyeri arasında geçirir. Sessiz odasında, eskiden beri olduğu ve gelecekte de olacağı gibi yalnızlık, iç sıkışıklığını ve kederle yazar. “Yaşamak ölmek anlamına gelir çünkü yaşadığımız her gün yaşamdan bir gün eksilir. Rüyalarda yaşarız, olanaksız ormanlarda dolaşan gölgeleriz. Buradaki ağaçlar evlerdir, adetlerdir, fikirlerdir, ideallerdir ve felsefelerdir. Tanrı’yı hiç bulmadan, var olup olmadığını hiç bilmeden! Bir dünyadan diğerine, bir bedenden diğerine geçerek, yanılsamalarla şımartılarak, hatalarla okşanarak… Gerçeğe hiç ulaşmadan, hiç dinlenmeden! Tanrı’yla hiç birleşmeden! Hiçbir zaman tam huzurlu olmadan, onun ipucuyla ve onu arzulayarak!(syf.167)” Bu kitap her yönden analiz edilen ve araştırılan ruhun tek bir halidir. Bu kitap hiç var olmamış bir adamın otobiyografisidir.(syf.482)
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa · Ayrıntı Yayınları · 202310,4bin okunma
873 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.