Osmanlı parasını peşin ödeyerek İngiltere’den iki savaş gemisi almıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı sıralardı ki bu gemilerin yapımı tamamlanmıştı. Ancak ne var ki İngiltere bu gemileri Osmanlı’ya teslim etmek istemiyordu ve etmedi de.
Osmanlı bu oyunu seziyor ve fark ediyordu ki tedbir alma yoluna koyuldu. Bu amaçla ilk önce İngiltere’ye başvurarak ittifak teklif etti; ama olumlu cevap alamadı. Daha sonra şansını Fransa’ya silah arkadaşlığı teklif ederek denedi. Ancak Fransa’dan da olumlu bir dönüt alamadı. Günümüzde de olduğu gibi onlar Osmanlı’yı oyalamaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Zira zaman değişse de İslâm ile müşerref kılınan bu millete karşı onların taktikleri çok da değişmemektedir.
Hem Osmanlı’nın elinde zengin petrol bölgeleri bulunuyordu. Şayet Çanakkale Boğazı’nı hayal ettikleri gibi geçebilirlerse, bu petrol bölgeleri üzerinde de söz sahibi olabileceklerini belki onlara sahip olabileceklerini düşünüyorlardı.
Çanakkale’yi geçmek ve Osmanlı’yı savaş dışına itmek Rusya’ya da yardım edilmesi anlamına geliyordu. Öte yandan Osmanlı’nın savaş dışı kalmasıyla onun müttefiki olan Almanya’ya da darbe vurulmuş olacaktı.
İngiltere ve Fransa zahirde müttefikleri Rusya’ya yardım etmek ve savaşı başka cephelere de taşımak, hakikatte ise İstanbul’u Rusya’dan önce ele geçirmek amacıyla Çanakkale Boğazı’nı geçip Osmanlı’yı savaş dışı bırakmak istiyorladı.
Evet, eğer şu eşsiz vatanımız düşmana karşı bir kilit farz edilirse Çanakkale onun anahtarı olur. Eğer görünür bir canlı farz edilirse, Çanakkale onun ruhu olur. Eğer bir insan farz edilirse, Çanakkale onun kalbi olur.
Allah'a güvenmeyenler üzüntüden Ahiret Günü yıkılacaklar, Allah onların yaptıkları iyiliklerini boşa çıkaracak çünkü onlar; Allah'ın indirdiği hükümleri beğenmiyorlar. Bu yüzden iyilikleri boşa çıkaracak .(Muhammed 8-9)