R. Burns’ün yaşadığı evin küçücük bir penceresi varmış. O zamanlar bir evin penceresi ne kadar büyük olursa evin sahibi o kadar çok vergi verirmiş. Ziyarete gelen dostu, şair B. Vahapzade pencerelere bakıp şöyle demiş:
“Güneş ışığından alınan vergi, harcandı cehalet karanlığına.”
Zamanla anlıyorsunuz: insanların kavgaları sizinle değil. Gerçekleşmemiş kişilikleri, sevilmemiş çocuklukları, başarılarla gizlemeye çalıştıkları özdeğersizlikleri ile. Kötü tavrı kişisel almayın; siz, bu savaşın sadece nesnesisiniz. Bazen gerçekten tek sorun, öznenin kendisinde.
Yaşaması zor acılarım var,
Taşınması zor yüklerim
Yarım bıraktığın hayallerim ile beraber
Yıkılan umutlarım var.
Hatıraların var
Öylece karşımda duran.
Bir ömür var
Sensiz geçecek koca bir ömür...
Gidenler bizden hep bir parça götürürler
O parçanın yerinde de derin izler kalır
Herkesin bir yara izi vardır İnsanlardan gizlemeye çalıştığı, saklamak için çok uğraştığı
bir yara izi vardır.
Kimseye dokundurtmayacak kadar güzel olan
Baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak bir yara izi, Bu izlerle yaşamaya alışırsın.
Bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı yaşamayı yeniden sevebilirsin
Ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur Acın da biraz olsun hafiflemeye başlar..."