"İşte böylece Phileas Fogg tutuştuğu bahsi kazanmış oldu. Dünya etrafındaki seyahatini 80 günde tamamladı! Her türlü iletişim araçlarını kullandı: yolcu gemileri, trenler, arabalar, tekneler, yatlar, tahtırevanlar, hatta filler... ve beyimiz bütün bu heyacanlı yolculuk sırasında soğukkanlılığını ve dakikliğini bir an olsun yitirmemeyi başarmıştı.
Peki ya sonuçta? Bu yolculuk ona ne kazandırmıştı? Yanında kar kalan neydi?
Hiç bir şey mi? Varsın hiçbir şey kazanmasındı, neticede onu dünyanın en mutlu erkeği yapan - her ne kadar inanması güç olsa da - harika bir kadınla tanışmıştı! Hem zaten , sırf bunun için bile, bir devri alem yapmaya değmez miydi?"
İşte böylece Phileas Fogg tutuştuğu bahsi kazanmış oldu. Dünya etrafındaki seyahatini 80 günde tamamladı! Her türlü iletişim araçlarını kullandı: yolcu gemileri, trenler, arabalar, tekneler, yatlar, tahtırevanlar, hatta filler... ve beyimiz bütün bu heyacanlı yolculuk sırasında soğukkanlılığını ve dakikliğini bir an olsun yitirmemeyi başarmıştı.
Peki ya sonuçta? Bu yolculuk ona ne kazandırmıştı? Yanında kar kalan neydi?
Hiç bir şey mi? Varsın hiçbir şey kazanmasındı, neticede onu dünyanın en mutlu erkeği yapan - her ne kadar inanması güç olsa da - harika bir kadınla tanışmıştı! Hem zaten , sırf bunun için bile, bir devri alem yapmaya değmez miydi?
-Yirmi bin sterlin ha! diye bağırdı John Sullivan. Umulmadık bir gecikme elinizden uçurabilir bu yirmi bini!
-Umulmadık şey yoktur, diye karşılık vermekle yetindi Phileas Fogg.
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
“Bay Ralph, ‘dünya küçüldü...’ diye çok hoş bir şey söylediniz doğrusu. Demek şimdi üç ayda dünya turu yapılabiliyor.”
Phileas Fogg araya girdi:
“Ne münasebet! Şimdi dünya turu tam seksen günde yapılabiliyor.”