Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Selda

Platonun demek istediği şey: Sofistler siz iyi birer hitabetçisiniz fakat çok kötü filozoflarsınız.
Reklam
Kıskançlık rüzgarı emdiği zaman fırtına meydana çıkacak.
Yıllar geçtiğinde bile kalp ve göz yaşananları unutmaz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar kötülükten korktuğu için ahlaka sığınıyorlar(Jean d'Alembert) İnsanlar kötü bir varlık olsaydı insanın tohumunu kötülük oluştururdu. Kötü bir varlığın iyi bir şey yapmak için çabaladığı görülmemiştir. İyi bir varlık yaşadığı toplumu düzenli ve sağlıklı hale getirmek için iyi kurallar koyar. İnsan iyi olduğu için iyi kurallar koyar ve ahlaka sığınır. İnsan kötü bir varlıksa baştan kötü olmalıdır. O zaman insanlar bebeklikten beri kötü olmalıdır. Bebekler kötülüğün ne olduğunu bile çözemezler. Eğer kötü bir varlık olsaydık bu bebeklikten itibaren olurdu.
En kültürlü kişi, kendisini en çok sayıda insanın yerine koyabilen kişidir. Jane Adams
Reklam
E Devletten Deprem Bağışı Yapılabilir.
1k üyeleri, e devlet üzerinden deprem bağışının nasıl yapıldığına dair resimleri paylaşıyorum.
Resimde Anlam Aramasak Ne Olur?
Resim bir biçimden mi ibarettir yoksa her kelimede aradığımız gibi resimde de bir mana aramalı mıyız? Bir resme baktığımızda kafamızda boş bir lehva oluşmasını istemiyorsak anlam aramak pek tabi mümkün olabilir. Bir de anlam aramadığımızı düşünelim. Estetik dediğimiz şey sadece bir düşünce örgüsünü içeren bir doktrin değildir. Estetik, sanatın bütün formlarının insan güzelliğine yansıttığı duyguların açıklanmasına yardımcı olmaktadır. Burada duyguların anlamlandırılması söz konusudur. Sanat eserinin anlamının olması gerekmez, resim illa bir düşüncenin dışa vuruş biçimi olmayabilir. Bir duygunun, rüyanın dışa vurulmasıdır da resim. Resim aslında manasız yaşayabilir de heykel gibi. Sanatta önemli olan formun estetik değeridir. Estetik aramalıyız aslında. Aslında anlam çıkarmak da çok zordur. Bunun için sanatçının iç dünyasını bilmek gerekir. Bu bazen zor olabilir.
Uc toplumunda Osman Gazi'nin manevi destekleyicisi, hukuki ve sosyal hayatı örgütleyici olarak ahiler ve fakihlerdir.Osman bir bölgeyi ele geçirdikten sonra burayı nasıl örgütleyeceğini ve dini kuralları fakihlerden sormaktadır. Halil İnalcık Bunun sonucunda halkı idare Osmanlı'nın belli bir döneminden özellikle Fatih döneminden sonra bu geleneğin azaldığını görüyoruz.Çünkü yönetim iyice merkezi hale gelmiştir. Roma da bir imparatorluğa dönüştüğü zaman başkentin nüfusu 1 milyonu geçmişti ama merkezileşmesi zorlaşmıştı hatta bu yüzden ikiye ayrılmıştı.Roma imparatorluk olmadan önce yönetimin kararlarının alınmasında senatonun da bir payı vardı.Büyümeyle birlikte bu da ortadan kalmıştı.Demek ki büyümeyle birlikte danışma ortandan kalmış oluyor. Peki İslam dini, işlerin danışma ile yapılması gerektiğini söylerken Osmanlı'da bu fikrin benimsenmemiş olması Osmanlı'yı Romalaştırmamış mıdır?O zaman Osmanlı ile Roma arasında farkı oluşturan pek bir şey olmamıştır denebilir mi?
Aslında çok iniş çıkışlarımlarım oluyor ama zararsızca.Kendi içimde yaşadığım çabalamayı kimseye göstermemeye çalışmak daha düşüncesizce. Sorun şu ki tabiatımı görememek hayalet şehrinde dolaşmak gibi.
Giriş karalığın başlangıcı, çıkış görünen son ışıktır.Bu yüzden umut yarım kalmış bir hayalden gerçekleşmiş bir hikayeye dönüşüyor.
Reklam
Devlet, ne millet ne iktidar ne de din ile tanımlanabilir.Devleti oluşturarak insanlar kendi şahsi meselelerini ötelerler, karanlık dünyalarına bir süreliğine girmezler.İnsanlarla toplu iletişim bir devlet kurumunu gerektirir.Toplu iletişim de kendi iç dünyamızda istediğimiz bir şey değildir, bir dürtüdür.Çünkü özgürlük diye bir şey yoktur.İnsan da devletin varlığında kendi emellerini gerçekleştirmeyi ötelemiştir.