Yanılıyordu. Onu aklımda aradığımı, aklımla sevmeye çalıştığımı sanıyordu. Oysa ben onu sevmeye çalışmıyordum. Birini isteyerek sevemezdiniz. Bu kendiliğinden olan bir şeydi.
Beni suçluyorsun! Herkes beni suçluyor! Kolay mı sanıyorsun? Koskoca iki yılım kayıp ve ben ne yapacağımı bile bilmiyorum! Kim verecek bu iki yılın hesabını? Nereye ait olduğumu bilmeden savrulup duruyorum!
Ah Kelebek... Şimdi hangisine üzüleyim? Hayatımın kadınını kaybettiğime mi, yaşadığımız o muhteşem günlerin geri gelmeyecek olmasına mı,yoksa gelecek güzel günlerimizi hiç yaşamayacak olmamıza mı?
Seni ilk tanıdığım zaman adını söylememekte ısrarcıydın. Bileğindeki bu dövmeden etkilenerek sana Kelebek diye hitap etmeye karar vermiştim ama zamanla seni tanıdıkça bu ismin sana çok uygun olduğunu düşündüm. Öyle kusursuz ve zarifsin ki. Herkesin bir kez de olsa dokunmak istediği ama tek bir dokunuşunda zarar verebileceği kadar hassassın. Bu yüzden,Kelebek.
Sen benimsin,Cavidan. Bunu hiç kimse değiştiremez. Allah şahidim, şu kalbim her bir atışında seni severek tüketiyor ömrünü. Seni tanıdıktan sonra sen diye atmaya başladı, durana kadar da sen diye atacak.