"Acımamasına imkân yok. İçim sızlıyor tabii. Ben de kansız, gözyaşı nedir bilmeyen bir sadist değilim. Fakat elimden bir şey gelmez. Burada acı olmak zorunda. Bu kesinleşmiş bir şey. Bak işte burada ne kadar çok kesinleşmiş şey var."
"Arada sırada yeşilliklerin arasından sıyrılıp o derin uçurumun üzerinde uçtu. Nakata oranın derinliğinden ya da karanlığından korkmuyordu. Neden korkması gerekecekti ki? Oranın dibindeki görünmeyen dünya, o ağır sessizlik ve koyu karanlık, eskiden beri en samimi dostuydu... Bütünlük oradaydı ama parçalar yoktu. Parçalar olmadığından bir şeylerin yerine başka bir şeyleri koymak da gerekmiyordu. Çıkarmaya ya da eklemeye de gerek yoktu. Zor düşünceleri bir kenara bırakıp kendini o bütünlüğün kollarına bırakması yeterliydi. İşte bu hal Nakata için her şeyden çok daha fazla önemliydi."
Tam olarak ifade edemiyorum ama onda özel bir şeyler vardı. Sanki o arka plandan görüntüsü bana bir şeyler anlatır gibiydi. Sözcüklere dökülemeyecek bir şeyler. Fakat bunun ne olduğunu ben anlayamıyordum. Anlayamadığım o kadar çok şey vardı ki..