Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sema Nur Ünal

"Hayır. Ben buraya seninle konuşmaya değil seninle susmaya geldim."
Reklam
" İfade edilmeyi bekler tüm sessiz notalar ve yaşamın her bir anı"
Karanlıkta ışığın parlıyor. Nereden geliyor, bilmiyorum. Çok yakındaymış gibi görünüyor, oysa o kadar uzak ki. Bilmiyorum, adın ne. Ne olursan ol; Parla, parla küçük yıldız! (Eski bir İrlanda çocuk şarkısından)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bir kelimenin, tek bir kelimenin, binlerce fotoğraftan daha değerli olduğu zamanlar vardır. "
"Ağaçlardaki rüzgarın sesinin sahibi kim? Dallardaki bitki örtüsünün özlerinde bizden önce yaşayanların hatıraları saklı."
Reklam
"Artık böyle. İnsanlar çevrelerine duvar örüp birbirlerinden korkar hale geldiler."
"İnsanın en çok zorlandığı konu belki de gerçekliğe dair dürüst bir duruş sergilemek olsa gerek"
"Işık karanlıkta kalmak isteyen bir insan için çok acı vericidir."
"Onlar, " Ne güzel bir çiçek" diyebilirler ama bu sadece mekanik zihinsel bir etiketlemedir. Onlar sessiz ve orada mevcut olmadıklarından tıpkı kendilerini tanımadıkları, kendi özlerini, kutsallıklarını hissetmedikleri gibi çiçeği de gerçekten görmezler, onun özünü, kutsallığını hissetmezler." Evet gerçekten haklı. Bunu ben de ne zaman bıraksam elimden kayıyor bazı şeyler. Çünkü anda mevcudiyeti bırakırsa insan yerine korku girer ve korkusunu yaşamaya başlar.
Hey okuyucu! Peki ya senin kütüphanen ne alemde?
“Biz, hepimiz sürekli değerli bir şeylerimizi kaybediyoruz; önemli fırsatları, olasılıkları, bir daha yerini asla dolduramayacağımız duyguları. Hayatta olmanın bir anlamı da bu işte. Fakat kafamızın içinde öyle şeyleri bellek haline getirebilmemiz için küçük bir oda var. Herhalde, kütüphanenin depo kısmı gibi. Dahası, bizler kendi yüreğimizin ne durumda olduğunu doğru şekilde takip edebilmek için, sürekli arama kartları yapmak zorundayız. O odayı temizlememiz, havalandırmamız, çiçeklerine su vermemiz de gerekiyor. Başka bir deyişle, sen sonsuza kadar kendi kütüphanende yaşayacaksın.”
Sayfa 648Kitabı okudu
Reklam
"Bir şeyleri kesip aldığın ya da kaldırıp attığın olmaz mı hiç? Bizse atmayız kendi içimizde özümseriz."
Sayfa 611Kitabı okudu
“Anılar insanın vücudunu içten içe ısıtan şeylerdir. Fakat aynı zamanda insanın içini lime lime de edebilirler.”
"Zaman demirini kaybetmiş bir kayık gibi engin denizde dolaşıp duruyordu yalnızca"
"Dahası ikimiz de özgür kalamayız. Kocaman bir girdabın içine düşmüşüz. Bazen de zamanın dışında kalıyoruz. Bir yerlerde yıldırım düşmüş üzerimize. Sessiz, görünmeyen bir yıldırım."
Sayfa 446Kitabı okudu
"Ben içinde tek bir kitap bile olmayan kütüphane gibiyim. Eskiden öyle değildim. Bendeniz Nakata`nın içinde de kitaplar vardı"
Sayfa 427Kitabı okudu
"Anlamı aşan imgeler kesilmiş resimler gibi ayaklanıp yalnız başlarına yürümeye başlamışlardı. Derin bir uykuda görülen bir rüya gibi."
Reklam
"Bizim ego veya bilinç olarak adlandırdığımız şeyler buzdağları gibi kütlelerinin büyük kısmını karanlıkta gizliyorlar. Böylesi bir yabancılaşma bazı durumlarda içimizde derin karşıtlıklara ve karmaşaya da yol açabiliyor."
Sayfa 317Kitabı okudu
"Bizler metafor düzeneği yoluyla ironiyi kabulleniriz. Sonra da kendimizi derinleştirir geliştiririz."
Sayfa 282Kitabı okudu
"Sanki bir şeyleri güçlü bir arzuyla istediğin halde aynı zamanda o şeylerden de kaçıyor gibisin. Senin öyle bir yanın var."
Sayfa 219Kitabı okudu
"Acımamasına imkân yok. İçim sızlıyor tabii. Ben de kansız, gözyaşı nedir bilmeyen bir sadist değilim. Fakat elimden bir şey gelmez. Burada acı olmak zorunda. Bu kesinleşmiş bir şey. Bak işte burada ne kadar çok kesinleşmiş şey var."
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
"Arada sırada yeşilliklerin arasından sıyrılıp o derin uçurumun üzerinde uçtu. Nakata oranın derinliğinden ya da karanlığından korkmuyordu. Neden korkması gerekecekti ki? Oranın dibindeki görünmeyen dünya, o ağır sessizlik ve koyu karanlık, eskiden beri en samimi dostuydu... Bütünlük oradaydı ama parçalar yoktu. Parçalar olmadığından bir şeylerin yerine başka bir şeyleri koymak da gerekmiyordu. Çıkarmaya ya da eklemeye de gerek yoktu. Zor düşünceleri bir kenara bırakıp kendini o bütünlüğün kollarına bırakması yeterliydi. İşte bu hal Nakata için her şeyden çok daha fazla önemliydi."
Sayfa 120Kitabı okudu
Tam olarak ifade edemiyorum ama onda özel bir şeyler vardı. Sanki o arka plandan görüntüsü bana bir şeyler anlatır gibiydi. Sözcüklere dökülemeyecek bir şeyler. Fakat bunun ne olduğunu ben anlayamıyordum. Anlayamadığım o kadar çok şey vardı ki..