Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
318 syf.
10/10 puan verdi
Alışılmış tarihi benzersiz bir perspektiften süzen Amin Maalouf'a Teşekkürlerle başlamak istiyorum. Semerkant kitabını 4 başlıkta inceliyoruz. Ve ilk bölüm, "X" Meşhur bilinmeyenin mucidi Ömer Hayyam'ı hiçbir zaman bu kadar yakınınızda hissedemeyeceğiniz bir yere sokarak başlıyor. Anadolu'nun bağrında yaşayan biri olarak ne kadar da
Abdurrahim Karakoç'un bendeki yeri hep farklıdır. Onu okuduğum zaman Anadolu'nun her bir karışına ayrı ayrı hasret duyarım. Memleketim, kütüğümün kayıtlı olduğu il olmaktan çıkar; Maraş olur, Van olur, Antep olur, Bursa olur, Adana olur, Türkistan olur, Urumçi olur, Semerkant, Buhara olur. Asla yaşadığım mekanla sınırlamaz beni.
Hicivleri yaşadığım zamandaki yolsuzluklara ışık olur. Seneler öncesinde yazdığı bir hiciv sanki bugün yazılmış gibidir. Yaşadığım mekanla sınırlamadığı gibi, zamanla da sınırlamaz beni.
Velhasıl bir güzel insan geçmiş bu topraklardan; güzele, iyiye, hakka, adalete tutkun oluşu susmasına mani olmuş. Dünyanın öbür ucunda bir mazlumun derdi onun yüreğine de dert olmuş. Bu sebeple onun şiirlerini okumayan, onu tanımayan bir nesil yetişsin istemem. Vatan, millet, sorumluluk şuuru olmayan bir nesil istemem. Hakkı, adaleti aramayan, kaim tutmak istemeyen bir nesil yetişsin istemem. Elimden geldiğince okur, okuturum. Sizlerin de okumasını isterim ki inceleme yapmamın sebebi budur. Selâm ile
Semerkant
Belli başlı özel nedenler ve bunun üstüne hazırlandığım benim için hayatıma şekil verecek olan sınavın da 'mazeretiyle' çok uzun bir zamanda kitabı bitirdim. Bu kadar uzun bir sürede bitirdiğim için inceleme yazmaktan hicap duyuyorum açıkçası.
Başlangıcında beni alıp eski çağlara götüren zihin dünyamda bir Hayyam, Nizam ve Hasan Sabbah oluşturan bu kitap ikinci kısım denilen yere geldiğinde o havayı tamamen kaybetmeme sebep oldu. Açıkcası Semerkant'ın kokularını duymamıza vesile olan ilk bölümden sonra ikinci bölümü okumak 1900'lerin İranını değilde modern çağın İranını yaşıyormuşum gibi bir his uyandırdı ve bu pek hoşuma gitmedi. Kitabı sadece ilk bölümü için değerlendirmek isterdim aslında. Her ne kadar ikinci bölümü sevmesem de kitabın bitişi beklenmedik olduğu için bir değerlendirme yapmamam tabii olarak söz konusu değildi. Kısaca benim için ilk bölüm doğunun ihtişamı ve Hayyam hayranlığı ikinci bölüm ise 20 yy İranı ve beklenmedik bir final.
Ömer'le Bir Kutu Macera Uluğ Bey
Babası Ömer'i bilim müzesine götürür.Burada gök cisimlerini daha yakından inceleme imkanı bulmuştur.Bilim müzesinden ayrıldıktan sonra babası Ömer'e bir teleskop alır ve Ömer çok mutlu olur.Havanın yağmurlu olması sebebiyle gökyüzünü incelemeyi ertelemek zorunda kalır.Yaldızlı kutudan ses gelince Ömer için yeni bir macera başlamak üzeredir.Hadi gelin bizde Ömer'e eşlik edelim
Ömer Uluğ Bey'le tanışmak için Azerbaycan'a gider.Uluğ Bey 22 mart 1394 yılında Azerbaycan'ın Sultaniye şehrinde doğmuştur.Uluğ Bey matematikçi,gökbilimci ve aynı zamanda devlet başkanıdır.
11 yaşında Kuran-ı Kerim'i ezberlemiştir.Onun döneminde Semerkant bilimde ve sanatta en iyi günlerini yaşıyordu.Semerkant Rasathanesi ,Uluğ Bey'in en önemli eseridir.
Rasathanelerde kullanılan Suds-i Fahri ,Rubi Daire gibi bazı aletler Uluğ Bey tarafından icat edilmiştir.Gökyüzünü gözlemleyen Uluğ Bey kendi dönemindeki bilim insanlarını bir araya getirmiştir.
Biz Öncü Bilim İnsanları serisinde Uluğ Bey'i tanımaktan mutlu olduk.Sizlerde Ömer'le bu keyifli yolculuğa çıkmak Öncü Bilim İnsanlarını tanımak isterseniz buyrun bu güzel seri sizleri bekler.Değerli çocuklarımıza tavsiye ederim.
Ömer Hayyam’ın el yazması rubailerinin oluşturduğu eserin peşindeki Amerikalı karakterin anlatımı ile iki farklı dönemde İran tarihi üzerine kurguyla oluşturulmuş ayrıntılı bir roman-inceleme eseri desem yerinde bir tespit yapmış olurum diye düşünüyorum.
İlk dönem 11.yy’da bilim, astronomi, tıp, matematik, sanat, devlet yönetimi ve teşkilatı gibi alanlarda İslamın altın çağlarını yaşadığı Alparslan ve Melikşah dönemi Türklerin hakim olduğu Selçuklu yönetimindeki İran resmediliyor. Tarihin etkin karakterleri Nizamülmülk Hassan Sabbah anlatılırken aralarındaki güç mücadeleleleri ve Sabbah’ın kurduğu terör örgütü ile bir devrin sona erişi karanlık dönemin başlangıcı ile istikrarsız döneme girişin tasviri yapılıyor.
İkinci dönem ise 20.yy başlarında cumhuriyet, demokrasi, özgürlük, parlemento hayali ile yanıp tutuşan İran’ın meşrûtiyet devrimi, İngiliz ve Rusya vesayeti gölgesi kontrolü veya güdümünde, bitmek tükenmek bilmeyen entrikaların anlatıldığı karmaşık bir İran tarihi anlatılıyor. Günümüzde İran’ı daha iyi anlamamıza yardımcı olduğunu düşündüğüm bir eser.
Aslında bu kitap için yapabileceğim bir çok yorum var ama oldukça kısa tutmaya çalışacağım . Öncelikle dil açısından ve konu açısından ilgi çekiciliği yüksek bir roman ama yazarın roman içinde eski devletlere olsun , zamane dönemi millet ve devletleri olsun bu ikisine karşı bakış açısını ve değerlendirmelerini oldukça yersiz buldum . Beni rahatsız etti . Bu kitabi yenetenekli bir yazar olarak okur muyum evet . Ama tarihi bir kaynak olarak almayı ve içinde yazan olayları gerçek hayattan ,geçmişten bir kesit olarak alınmasını yalnış buluyorum. Elbette kurgulama olduğu için salt bir tarihi inceleme beklemiyorum ama okuyanların gerek eski zamanı gerekse yazarın kurgu içinde tarihi bir bilgiymiscesine sunduğu bilgileri benimsemenin doğru olacağını düşünmüyorum.
Tarih severleri buraya alalım.. Semerkant Amin Maaalof’un en gözde eseri. İran/Türk tarihini yakından inceleme fırsatı buluyorsunuz. Kitap iki ana konudan oluşuyor diyebiliriz. Öncelikle ilk yarısı kesinlikle çok daha iyiydi demek istiyorum. Bayılmış olduğum bu ilk kısımda Ömer Hayyam’ın hayatını baştan sona okuyoruz. Ömer Hayyam’ın hayata, dine olan bakış açısını; yeri geldiğinde rubaileriyle birlikte incelemiş, yazar. Ana karakter Ömer olsa da Hasan Sabbah ve Nizamülmülk çatışmasını da görüyoruz. İkinci kısım rubaiyatın nasıl bulunduğuyla geçiyor.
Kitap, İlber Ortaylı tavsiyesidir; güvenebilirsiniz.Oldukça sürükleyici ve inanılmaz öğretici bir deneyim olur sizin için, kesinlikle okumalısınız.
318 syf.
10/10 puan verdi
“Atlas Okyanusu’nun dibinde bir kitap yatıyor. Anlatacağım, işte onun hikâyesi” diye başlıyor roman. Roman hem bir anlatım hem de bir yaşanılmışın kendisinin gözler önüne getirilmesi, anımsanması üzerine devam eden bir düşünme, bir yaratım. Gerçekliğin kelimelere bürünmesi, dile getirilmesi, yani anlatım.
Birkaç gündür elimden bir türlü