Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınların sesi yok. Ama bu demek değil ki kendileri de yok. Demek değil ki, hikâyeleri de yok…
Halil Cibran’ın etkileyici nice sözünün arasında gözlerden kaçan bir saptaması var. “Tereddüt,insana zorluk çıkarır,acı çektirir,bazen azap verir der” ve ekler:”Halbuki bilmez ki ikiz kardeşinin ismi İnançtır.”
Reklam
Tereddüt eder insan bazı bazı.Şüpheye düşer sevdiğinden de sevildiğinden de.Güneş olmadan gölge,şüphe olmadan aşk olur mu
Nasıl da tahammülsüz davranıyoruz aşk söz konusu oldu mu şüphenin kırıntısına dahi.
Şu anı bilebiliriz sadece,koca bir ömre dair edilen her taahhüt,özünde zorlama. Tereddüt inancın da,özgüvenin de,aşkın da olmazsa olmazı. Şüpheye ve çelişkiye yer vermeyen aşklar,yalan aşklar!
Yürümeyeceğini iki taraf da gayet iyi bildiği halde başlar bazı aşklar. Hep bile bile lades" kimi sevdalar.
Reklam
Tereddüt, insana zorluk çıkarır, acı çektirir, bazen azap verir. Halbuki bilmez ki ikiz kardeşinin ismi İnanç’tır.
Tartıştılar. Peş peşe gelen ithamlar. Aslında söylemek istemedikleri şeyler söylediler, kastetmedikleri kelimeleri inatla sahiplendiler. Sırf geri adım atmamak için. Sırf eğilmemek, bükülmemek için. Eğilip bükülmeyen sonunda kırılır, düşünmediler. Eğilmeyen bükülmeyen sonunda kırar, düşünmediler.
Uzaktaki birinin dedikodusunu yaparken aslında kendi hayatımızdır masaya yatırdığımız. Bir deşseler kim bilir neler çıkar altından. Hepimizin içinde var ya terk etme arzusu ya terk edilme korkusu. Hepimizin etraftan, aileden kendi özel hayatlarımızdan bir şeyler edinmişliği var. Yaralarımız, berelerimiz ve görünmez dövmelerimizle yaşıyoruz şu hayatı. Bir başkasına kızarken acaba bizi eskiden incitmiş olan herkese mi kızıyoruz? Birine kırık not verirken yoksa geçmişimizde bizi hırpalayan her ilişkiyi mi sınıfta bırakıyoruz?
Birilerinin arkandan konuşmasından daha beter bir şey varsa o da kimsenin senin hakkında konuşmamasıdır. Söylenenlerin bir önemi yoktur. Söyleyenin önemi vardır.
Reklam
Aile bir muamma, bir duygusal yumak ki çöz çözebilirsen. Hem böylesine sevgi ve şefkat dolu, hem bunca yara bere ve arıza. Aynı çatı altında bu kadar yakınken nasıl bu kadar uzak düşüyoruz? Ailenin bir ferdinin yüreğinde fırtınalar koparken, diğeri ne hisseder? Bir odanın kapısı kapandığı zaman, o kapının ardında anne çocuğunun ya da çocuk annenin ne yaşadığını biliyor mu?
Âcizliklerimiz ve dirayetlerimiz hep ama hep iç içe… Belki de budur insan olmanın ve insan olamamanın anlamı.
…ruhunun dibini bulamazsınız,öylesine derin.Bir saklı cevherdir,ilk bakışta belli olmayan.Uçsuz bucaksız bir denizdir kıyılarına varılmayan.
Hiç düşünür müyüz etrafımızdaki, en yakınımızdaki insanların enerjisi bizi nasıl etkiliyor?
Keşke ara ara kapsamlı bir tadilata girişsek benliğimizde. Keşke daha fazla ertelemeden ve samimiyetle içimize. Oradaki yanlışları,hırsları,kabuk tutmuş yaraları,tamahkarlıkları tek tek bulup ayıklayabilsek.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.