Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
548 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Sanatla ,müzikle,üreterek geçirilmiş ama yaşanması zor yıllar.Okurken çok keyif aldım.
Sevdalım Hayat
Sevdalım HayatZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20124,348 okunma
İnsanoğlunu bu kadar çılgın bir tür haline getiren ve birbirine kıymaya götüren itkinin, öleceğini bilen tek canlı varlık olmasından kaynaklandığını anladım. Diğer canlılar gibi bu bilincimiz olmasaydı, daha iyi bir dünyada yaşardık.
Sayfa 429Kitabı okudu
Reklam
Sonunda ''ben'' dediğim varlığın kozmik sonsuzlukta bir an yanıp sönen bir ateşböceği bile olmadığını öğrendim.
Sayfa 430Kitabı okudu
548 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zülfü Livaneli'nin otobiyogrofisi.. Aynı zamanda bir dönem tarihe de tanıklık eden anılar ve kişilerden örnekler. Keyif alarak okuduğum bir kitap..Zülfü Livaneli hayatı boyunca hiçbir parti ve örgüte üye olmadığı ve hiç bir silahlı saldırıya karışmadığı halde senelerce bazı çevreler tarafından uygunsuz ilan edilmiş ve yasaklanmış.Sadece düşüncelerini açıkladığı için hep sivrilmiş.. Kitabını okudukça onu daha da iyi tanıdım ve dürüst bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm. Tavsiye ederim..
Sevdalım Hayat
Sevdalım HayatZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20124,348 okunma
548 syf.
·
Puan vermedi
Türk Entellektüli denince aklıma gelen ilk isimlerden Zülfü Abi'nin kendi hayatını anlattığı kitabı yazarlıktaki maharetiyle güzel bir başyapıt olmuş. Bu kitabın değeri belki ileriki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır. Yakın Türkiye tarihinden ve diğer aydınlarımızın hayatlarından da bölümleri barındıran edebi eser tam anlamıyla "okunası".
Sevdalım Hayat
Sevdalım HayatZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20124,348 okunma
"Her ömrün bir izdüşümü vardır; yerli yerinde durur, hep oradadır ama onu hiç düşünmeyiz. Hiç kimse kendi kendisine ömrünün izdüşümünü sormaz."
Reklam
"Boğaziçi'nin Avrupa ya da Asya kıyısında durup baktığınızda, denize değecek kadar yakın, sürü halinde, çok hızlı uçan kuşlar görürsünüz. Bunlara ''yelkovan kuşları'' denir. Eski bir söylenceye göre bu kuşların her biri, bir zamanlar Boğaziçi'nde yaşamış ve ölmüş kişilerin ruhlarını taşır. Avrupa'dan Asya'ya, Asya'dan Avrupa'ya hiç durmadan uçup dururlar ve Megaralıların, Cenevizlilerin, Bizanslıların, Osmanlıların ruhlarını serinletirler. Bu sular aynı zamanda, Hera'nın Zeus'tan kıskandığı için inek kılığına soktuğu İo'nun, bu lanetten kaçmak için çırpındığı yerdir."
İlk gençliğimde Alman besteci Hans Eisler'in bir sözünü okumuştum. ''Yalnızca müzikten anlayan kişi, müziği de anlayamaz'' diyordu. Bu söz benim yaşam ilkem haline geldi.
"Luis'in bakış açısına göre normal bir çocukluk geçiremeyen, kendilerini diğer çocuklardan ayrı gören insanlarda, birtakım nevrozlar gelişiyordu. Bu nevrozlar, bir süre sonra onları sanat yapmaya itiyordu. Bu yüzden bütün sanatçılar nevrotikti. Sanat, nevrozlarını dışarı vurmanın bir aracıydı."
"Bir masa, onu yapan marangozun planına göre, önceden tasarlanarak var olabilirdi. Dolayısıyla masa gibi bir nesnenin özü, varlığından önce gelebilirdi. İnsan bir nesne olmadığı için önce var olurdu, özü ondan sonra belirlenirdi. İnsan kendini seçmeliydi. Bu seçimde size kendi özgür iradenizden başka hiçbirşey yol gösteremezdi."
Reklam
Çünkü bu ülkede sanatla, kitapla, kültürle ilgilenen ve daha güzel, daha adil bir dünya yaratmak isteyen milyonlarca kişi, sürek avlarıyla sistemli olarak yok edildi, tutuklandı, hayatın dışına sürüldü. Bu arada milliyetçilik ve din kasvesine bürünmüş kişiler örgütlenerek ülkeyi soydu, çok büyük güç ve parasahibi oldular; eline kan bulaşmış katiller, siyasette yüksek mevkilere tırmandılar, saygı gördüler; kısacası Türkiye iyi evlatlarını boğan, kötüleri ise ödüllendiren bir ülke olarak bugünlere kadar geldi.
Belki de zorluklar olmadan, bu mutlu anların doğması zordu.
Gelecek ise geçmiş gibi loş bir galeri değil, hiçbir şeyi göremediğiniz kopkoyu bir karanlıktır.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.