Bir kızı seversin, güzeldir, tatlıdır, kafelerde buluşursun, kaçamak sinemalara gidersin, yağmur altında dolaşırsın, deniz kenarında bir parkta sıcak bir çay içersin, sonra cesaret edip ailesinden istersin kızı, mutlaka bir aksilik çıkar, vermezler, ayrı düşersin, uzun zaman göremezsin, geceleri fotoğrafına bakıp dertli dertli sigara içersin, üstelik paran da yoktur, bir başka yere çalışmaya falan gidersin, gurbet, hasret, köküne kadar keder, sonra her şeyi göze alıp tekrar çıkarsın kızın ailesinin karşısına, yine vermezler kör olasıcalar, bir sürü kavga gürültü olur, yine ayrılık, yine hasret, yine gözyaşı, yine 'bir teselli ver' durumları, kız da verir teselliyi, seni seviyorum, annem babam umurumda bile değil, gideriz buralardan, bir kasabaya yerleşiriz, ben gerekirse çamaşıra bulaşığa giderim, geçiniriz, nayır nolamaz, senin o kendini beğenmiş küstah zenginlerin evlerinde hizmetçilik yapmana izin veremem, ben çalışırım, gerekirse odun kırarım, yük taşırım, hamallık yaparım, boyacılık yaparım, simit satarım ama seni ezdirmem dersin, sonra kavilleşirsin kızla, şu gün şu saatte falanca pastanenin önüne gel, ben otobüs biletlerini alırım, yaşlı bir amcam var, onun yanına gideriz, o bize yardım eder, kız da 'erkek kız'sa kavlini tutar gelir, otobüse binilir, haliyle, kız pencere kenarına oğlan koridor tarafına, kızın başı oğlanın omzunda, şoför de bir kaset atar teybe: toprak olur taş olurum, sonra kamera genç âşıklardan pencereye, oradan da yola odaklanır ve ekranda bir yazı: son.