Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Halk (yaratma) ve ibdâda tek, îcad ve ihtirâda ise birdir. Kendine benzeyecek ve müsâvî olacak bir benzeri olmadığı gibi, kendisiyle münâzaa ve muâraza edecek bir zıddı da yoktur. Bunun delîli: لَوْ كَانَ فِيهِمَا أَلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَنَا "Eğer yer ve göklerde Allah'tan başka bir ilâh olsaydı bütün kâinat fâsid olur, hiç bir şey olamazdı." (Enbiyâ sûresi, 21/22 ) âyetidir.
Olay her zaman buraya geliyordu, öyle değil mi? Be- nim onu fethetmek istediğim kadar o da beni fethetmek istiyordu. "Hayır," diye mırıldandım onu emmeye devam ede- rek. Şu an duramayacak kadar çok azmıştım. Ah, küçük, vahşi kedimi dize getirmeye bayılıyordum. Kıvranmaya devam ediyordu. "Evet," diye inledi. Ardından daha
Sayfa 25
Reklam
"İnsan MİZAÇ'tan ibaret olduğu için, üzerine kıyafet giydirilmiş ve insan diye tanınmış olan şey onun sadece gölgesidir, başka bir şey değil."
Eskiden beri biz yapamayız biz edemeyiz bizden adam olmaz gibi cümleler duyarız
Yapılan edilen var ama onu da kabul etmiyor. Bizim kendimizi bir teknik geri kalmışlıkla karşı karşıya görmemizin hikâyesi 17. yüzyıldan başlar. Bu önce askeri bir noktadan çıktı. O tarihlerde Batı'nın geliştirdiği silahların bizimkilerden iyi olduğunu görünce yönümüzü Batı'ya doğru çevirmeye başladık. Batı'dan bu teknolojiyi ithal etmek gibi bir talebimiz oldu. Biz dedik ki; "Bize teknoloji verin!". Buna mukabil Batı'dan bize ihraç edilen şey teknoloji değil, "medeniyet" oldu. Bizi bu "batak"tan kurtarmaya çalışanlar Batı'dan teknoloji değil, "medeniyet getirmeye çalıştılar. İşte bu da, Batı'ya teknoloji getirmek için gidenlerin Fransa'da karşılaştığı aşağılama ve aşağılık kompleksinin ürettiği bir şey. Bu heykel tutkusu da buradan kaynaklanır. CHP'nin heykelciliğinin temeli budur. "Teknolojiyi boş ver, şuraya bir heykel konduralım" derler. Oysa dikkat ederseniz Türkiye'de "takunyalılar" mühendislik heveslisidir, atılım yaparlar. Demirel, Özal, Erbakan da böyledir ve hep mühendistir bu adamlar. Diğer tarafta ise bir opera hevesi , bir heykel gecesi vs.vardir.
Yûnus Sûresi Ayet 3, 12, 16, 107-109 tefsiri
3. Kuşkusuz Rabbiniz o Allah'tır ki semavatı pazar ve pazartesi günü, arzı salı ve çarşamba günü, aralarında olanları da perşembe ve cuma günü olmak üzere altı günde halketti sonra arş üzerine istivâ etti; emri tedbir ediyor yani tek başına her hükmü işleri idare edip yürütüyor. İşleri O'ndan başka idare eden yoktur. O'nun izninin
Sayfa 192 - İşaret Yayınları 2.CiltKitabı okudu
Hz Ömer'in İslam'ı kabul edişi
Manzara ibretli ve içler acısı idi. Bir insan, kız kardeşini Rabbim Allah dediği için nasıl böyle insafsızca dövüp kan revan içinde bırakabilirdi? Kan revan içinde bırakılanın bu haline rağmen davasını haykırmaktan geri durmaması karşısında hangi katı kalp yumuşamaz ve hangi yürek insafa gelmezdi? Ömer şaşırdı birden! Kalbinde dalgalanmalar meydana geldiğini hisseder gibi oldu. Daha fazla ayakta durmadı ve yere oturdu. Derin derin düşündükten sonra, '' hele getirin şu okuduklarınızı; getirin de, Muhammed'e gelen şey ne imiş, göreyim!'' dedi. . . . Hz. Ömer katipti, okuma yazma bilirdi. Eline aldığı sahifeyi başından okumaya başladı: ''Tâhâ! (Ey Resûlüm!) Biz, sana Kur-an'ı eziyet çekesin diye indirmedik. Ancak Allah'tan korkan bir kimseye öğüt için... Arzı ve yüce gökleri yaratandan, yavaş yavaş bir indirişle onu (Kur-an'ı) indirdik.'' (Tâhâ,1-4.) . . . Surenin, "Gerçekten Ben, Allah'ım; Benden başka hiçbir ilâh yoktur. Onun için Bana ibadet et ve Beni anmak için namaz kıl!'' (Tâhâ, 14.) ayetini okuyunca haykırdı. "bu ne güzel, ne şerefli, ne haşmetli bir kelâm! Bu kelâmdan daha güzel, daha tatlı bir kelâm olamaz!'' Bu ifadeler, Ömer'in kalbinin hidayet nuruyla sarıldığını, onun aydınlığına kavuştuğunun işaretiydi.
Sayfa 224 - NesilKitabı okuyor
Reklam
Ahlak geleneklere itaatten başka bir şey değildir (yani artık değildir), geleneklerin ne türde olduklarının da bir önemi yoktur; ama gelenek alışılagelmiş davranış ve değerlendirme biçimidir. Geleneğin emretmediği konularda ahlak söz konusu değildir; yaşam gelenekle ne kadar az belirlenirse, ahlakın etki alanı o ölçüde daralır. Özgür insan ahlaksızdır, çünkü o her konuda geleneğe değil, kendisine bağlı kalmak ister: Başlangıçtan itibaren ınsanlığın tüm durumlarında “kötü”, neredeyse “bireysel”, “özgür”, “başına buyruk”, “alışılmamış”, şaşırtıcı”, “değişik” anlamına gelir. Bu gibi durumların ölçütüyle değerlendirildiğinde: Bir davranış gelenek buyurduğu için değil, başka nedenlerle sergilenir (örneğin kişisel çıkarlar yüzünden). Vaktiyle geleneği oluşturan bizzat bu nedenler olsa da, bu davranış ahlak dışı kabul edilir, bu davranışı sergileyen kişi tarafından da böyle algılanırdı: Çünkü davranışın temelini oluşturan geleneğe itaat değildi. Gelenek nedir? Bize yararlı olanı emrettiği için değil, yalnızca emrettiği için itaat ettigimiz üst düzeyde bir otoritedir. - Gelenek duygusu ve korku duygusu arasındaki fark nedir? Bu emredici yüksek bir akıldan, kavranamayan belirsiz bir güçten, kişisel bir şeyden daha fazla olandan korkmaktır, - bu korkuda batıl inanç vardır.
Sayfa 19
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor
"Mümin beş güçlük arasındadır. Karşısındaki mümin olur, kendisine hased eder. Münafık olur, gizli düşmanlık eder. Kâfir olur, kendisiyle savaşır. Şey- tan saptırmaya çalışır. Nefsi ise kendisi ile çekişir durur."
Sayfa 13
HİÇBİR VARLIK ALLAH'A BENZEMEZ
Allah Tealaya benzeyen hiçbir şey yoktur ve Allah işitici ve görücüdür . Bu metinde "hiçbir şeye benzemez" sözü, Allah Tealâ'yı yaratıklara benzeten Müşebbihe tâifesini red için söylenmiştir. İşitici ve görücüdür, sözü de Allah Tealâ'yı bir iş yapmamakla tatil eden "Muattile" tâifesine reddiye
Sayfa 55 - Çağrı yayınlarıKitabı okuyor
1248. Yaşam ve Dünya devam ediyor... Dünya için çalışıp geçimini bağımsız temin edecek duruma ulaşamazsan, insanların kölesi olursun ve o zaman hiçbir şey yapamazsın!
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.