Cadılıkla suçlanan kadınların çoğu yaşlı ve yoksuldu. Komşular arasında çatışmalar baş gösteriyor, talihsizliğe uğrayan insanlar suçlayacak birini aramaya başlıyordu. Kendini savunmak için karşılık veren yaşlı kadınlarsa açık hedef haline geliyordu.
17. yüzyılda cadı olarak nitelendirilen birçok kadın işkenceyle öldürülmüştü. İskoçya’da cadılığın cezası ölümdü; İngiltere’deyse daha çok herkesin önünde aşağılama cezası veriliyordu.
Reklam
Köylüler arasında, kadın aile ekonomisinin temel direğiydi. Köylülerin eşleri, ağır işlerde yardımcı olsunlar diye çocuk doğurur, kendileri de didinir dururdu. Kadın sığır gibi bir üretim aracıydı. Kadını değerli kılan harcadığı emekti dolayısıyla köylü kadınlar bir ölçüde pazarlık gücüne de sahipti. Üretimden asla dışlanamazdı.
Köylüler karılarını doğurma gücüne ve yorucu işlerde yardımcı olacak çocuklar yetiştirmesine bakarak değerlendiriyordu. Salt toprak sahibinin karısı süs gibiydi, ama o bile evlenirken getirdiği topraklarla ölçülüyordu.
Eski bir ev eğitmeni olan Anna Jameson, kızları birer "gül"olarak eğitip sonra da onları kutup bölgesinde yaşamaya göndermenin anlamsız olduğunu belirtiyordu.
Doğurmak ve kocasıyla çocuklarına bakmak, çalışan kadının yükünün iki kat olması demekti. Çalışan evli kadınlar daha otuzuna varmadan bitip tükeniyor.
Reklam
516 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.