Okuduğum en berbat kapanış cümlesine sahip
kitap. Babaanneye teşekkürler edip faslı kapamak biraz irrite edici geldi bana...Diğer yandan Aurora'nın incileri'ndeki karakterleri yazar çok detaylı tasvir edememiş. Yani bazı yerler eksik kalmış. Nigel Herrington karakterinin cesedinin Lusitania'da soğuk sularla buluşmasına anlam veremedim. Neden diye soru işareti oluştu zihnimde!Bana biraz Titanic'ten esinlenmiş olabileceğini çağrıştırdı nedense...Ayrıca aşk kitabı diye etiketlenen bir romanın içinde aşk adına çok kaliteli içerikler sunulmaması da ayrı bir güzafta kalan kavram oldu maalesef.
Hüzünlü ve melankolik bir aşkın dramatik bitişi açısından okuyucularına çok vadettiği bir şey yok. Yani aşk kitabı buysa ben de Marco Polo'yum dedirtti bana resmen. Ya ben aşktan anlamıyorum ya da yazarın kalemi çok ağır dramatik edebiyat barındırıyor. Nazir Han karakterinin söylediği " tutkulu bir aşığa tüm bilgiler açılır." cümlesi kitabın en vurucu cümlesi aslında. Yani sadece aşk için değil merak duygusuyla karışan tutku kavramı gerçekten bilim üretmek için yeterli bir yetidir. Aşk hissini çok verememiş olmakla birlikte yapay bir aşk hikayesi gibi kaldı benim için bu kitap. Vasat altı diyebilirim.