Yıllar yılı çalışıp da iki bin poundu denkleştirmekte bile zorlanan ve otuz bin pound bulabilmek için ellerinden geleni yapan bütün o kadınları düşününce, cinsimizin kınanası sefaletinden horgörüyle yakındık.
Döküldü muhteşem bir gözyaşı tanesi
Çarkıfelek çiçeğinden, bahçe kapısındaki.
O geliyor, kumrum, canım;
O geliyor, hayatım, yazgım;
"Yakında, yakında" diye haykırıyor kırmızı gül;
"Gecikti" diye ağlıyor beyaz gül;
Fakat görünüşe göre bu insanlar kurtuluşa yapmacık bir sevgi gösteriyor ve yalnızca eğitimle ilgileniyorlardı.
Saçma geleneklerine körü körüne bağlıydılar.
Çocuklar hasta oluyordu. İnsanlar büyülenmiş olduklarına inanıyordu. Bir adam ölüyordu. Cesedi gömülmeden terk ediliyordu. Sonra şu sünnet...
Barbarlıktı bu. Livingstone, baskar Yerlilerin geleneklerini öğrenmekte ve kabile âdetlerinin kendisini aydınlanmış kabul eden misyonerlerden biriydi.
Öyleyse yargıçlar! Siz de benim gibi ölümden korkmayınız. Şunu biliniz ki iyi bir insana, ne hayattayken ne de öldükten sonra hiçbir kötülük gelmez. Tanrılar o insan ve onun meseleleri konusunda kayıtsız kalmazlar. Benim başıma gelenler tesadüf eseri değildir. Ölmenin ve böylece bütün acılardan tamamen kurtulmanın benim için en iyi şey olduğundan eminim.
Fakat yalanlarının arasında öyle bir tanesi var ki beni oldukça şaşırttı ve eğlendirdi. Benim çok iyi bir hatip olduğum ve bu hitabet gücü karşısında yanılgıya düşmekten kendinizi korumanız gerektiği hakkında söyledikleri sözlerden bahsediyorum.
En bilge olduğu düşünülen kişiler en aptal olanlardır ve daha düşük seviyeli kişilerden bazıları daha bilge ve iyi olabilirler. Herkes her şeyi bilemez ki!