Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Ama büyük krallar hayır nedir bilmezler; onlar hakları olanı gider alırlar."
Sayfa 563 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ve işte o günlerde, insanlar ellerine silahlarını alıp, incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle birbirlerini katlettiler, çünkü artık en ufak şeye sinirlenir olmuşlardı; insanlar, Kral'a, efendilere, ya da hiçbir alakaları olmayan birisine karşı kötü sözler etsinler de, Kral'ın adamları gelip zalimce öç alsınlar diye, Sauron ve emrine soktuğu kişiler, ülkenin dört bir yanında dolaşıp insanları birbirlerine düşürüyorlardı.
Sayfa 561 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve zor zamanlarında, cesaretli davranıp önderleri olmasını bekledikleri kişi, yani reisleri, Kral'ın divan üyelerinden biri olan Amandil ve oğlu Elendil idi; Elendil'in oğulları Isildur ve Anárion ise, Númenor hesabına göre, o devirde delikanlı çağlarındaydılar. Amandil ile Elendil çok büyük kaptanlardı ve Armenelos'taki tacın ve tahtın ait olduğu yönetici sınıftan gelmeseler de, Elros sülalesine mensup Tar-Minyatur'un soyundan geliyorlardı. Gençlik dönemlerini birlikte geçiren Amandil ve Pharazôn o vakitler çok yakındılar; bu yüzden de Amandil Elf dostlarından biri olmasına rağmen, Sauron'un gelişine kadar daima divanda yer aldı. Ama Sauron'un, Númenor'da en çok nefret ettiği kişi olduğu için divandan azledilmişti. Ama öylesine asil bir kişi ve öylesine müthiş bir kaptandı ki, halktan pek çok kişi ona hâlâ büyük bir hürmet duyuyordu ve ne Kral ne de Sauron, henüz ona ellerini sürmeye cesaret edemiyorlardı.
Sayfa 557 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"İşte dünya da o karanlıktan meydana getirildi. Çünkü yalnızca Karanlık içimizde huşu uyandırır ve bu Karanlığın Efendisi, diğer dünyaları, kendisine hizmet edenlerin gücü sonsuza dek artsın diye, onlar için birer armağan olarak yaratmıştır belki de."
Sayfa 556 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Güzelliğiyle meşhur bir Inzilbêth Hanım vardı; annesi ise, Ar-Gimilzôr'un babası Ar-Sakalthôr'un devrinde Andúnië Efendisi olan Eärendur'un kardeşi Lindórië'ydi. Gimilzôr bu kızla evlendi, ama Inzilbêth ondan pek hoşlanmıyordu, çünkü annesi tarafından eğitildiği için kalbi Vefakarların yanındaydı ama kralların ve oğullarının kibri fazlasıyla büyümüştü ve istekleri reddedilemezdi. Ar-Gimilzôr ve eși ya da oğulları arasında sevgi bağı yoktu. Büyük oğul Inziladûn, hem zihnen hem de bedenen annesine çekmişti, ama küçük olan, Gimilkhâd, babasının yolundan gitti, hattâ kibir ve inat konusunda onu bile aştı. Eğer yasalar izin verseydi, Ar-Gimilzôr da asayı büyük oğluna değil, ona devredecekti. Ama Inzilâdun tahta çıktığında, o da eskiler gibi Elf dilinde bir isim aldı ve hem gözü hem de zihni keskin görüşlü olduğundan ve ondan nefret edenler bile, uzgörülü bir kişi olduğu için sözlerinden çekindiklerinden dolayı kendisine Tar-Palantir adını verdi.
Sayfa 550 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
"Siz ölüm sayesinde, alıp başınızı dünyadan kaçabiliyorsunuz, ona bağımlı değilsiniz, umutta da, usançta da. Böyle düşündüğümüzde, bu yüzden hangimiz diğerine imrenmeli sizce?"
Sayfa 543 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eskiden beri, Númenor'un en büyük şehri ve limanı, batı kıyılarının ortasındaki Andúnië idi, çünkü burası tam günbatımına cepheden bakan bir yere kurulmuştu. Ülkenin orta kısımlarında ise yüksek ve sarp bir dağ vardı ve adı da Göğün Sütunu, Meneltarma'ydı; bu dağın üzerinde llúvatar Eru'nun adıyla kutsanmış, her yanı açık ve üstünde çatısı olmayan yüksek bir yer bulunuyordu; Númenóreanların topraklarında başka da tapınak ya da mabet yoktu. Bu dağın eteklerine kralların mezarları inşa edilmiş ve yakındaki bir tepenin üzerine de şehirlerinin en güzeli Armenelos kurulmuştu; Valar'ın, Dúnedain Kralı olarak atadıkları Eärendil'in oğlu Elros'un yaptırdığı kule ve hisar da bu şehirdeydi. Elros ve kardeşi Elrond, Edain'in üç hanedanının soyundan geliyorlardı, ama Gondolinli Idril ve Melian'ın kızı Lúthien büyükanneleri oldukları için, bir taraftan hem Eldar'a, hem de Maiar'a bağlıydılar. Ilúvatar'ın tüm İnsanlara verdiği ölümü Valar da onların üzerinden çekip alamazlardı, ama Yarıelfler mevzuunda Ilúvatar karar hakkını onlara vermişti ve onlar da, Eärendil'in oğullarının kaderlerini kendilerinin seçmesi gerektiği hükmüne varmışlardı. Ve İlkdoğanların arasında kalmak isteyen Elrond'a, onların ömrü bahşedildi. İnsanların kralı olmayı seçen Elros'a ise, yine de Ortadünyalı İnsanlarınkinden katbekat uzun bir ömür verildi ve onun soyundan gelenler, hükümdar ailesine mensup krallar ve efendiler, Numenóreanların ölçülerine göre bile uzun sayılacak hayatlar yaşadılar. Elros ise, beş yüzyıl yaşadı ve tam dört yüz on yıl boyunca Númenóreanlara hükmetti.
Sayfa 535 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Sonra Edain, bu yıldızı takip ederek derin sulara doğru yelken açtılar; Valar ise denizi günlerce sakin tutup, gün ışığını ve yelken rüzgarını eksik etmediler ki sular, Edain'in gözleri önünde dalgalanan bir cam gibi ışıldadı ve dalgaların köpükleri, gemilerinin pruvası önünde kar gibi aktı. Rothinzil ise öylesine parlaktı ki, İnsanlar sabahları bile onun batıda parlayışını, başka yıldızlar onun yanında duramadıkları için bulutsuz gecelerde bir başına ışıldayıșını izlerlerdi. Ve Edain, ona doğru gittiklerinde nihayet denizin sınırlarına varırlar ve ta uzakta, altın rengi bir pusun içinde titreşen Armağan Diyar'ı, Andor'u, onlar için hazırlanan toprakları gördüler. Sonra denizdeki yolculuklarına son verip, güzel ve bereketli bir ülkeye vardılar ve mutlu oldular. Buraya, Yıldız Tarafı, Elenna toprakları adını verdiler; ama Yüce Eldarin dilinde Númenórë, Anadûnê de dediler. Gri Elflerin kendi dillerinde Dúnedain adıyla andıkları halkın doğuşu böyle oldu: Numenóreanlar, İnsanların Kralları. Ama yine de, çok uzun yaşamalarına ve gölge üzerlerine düşene dek hiç hasta olmamalarına rağmen, llúvatar'ın bütün Insan ırklarının başına verdiği ölüm yazgısından kaçamadılar. Bu yüzden bilgelikleri ve ihtişamları artıkça arttı ve İnsan soyları içinde en çok İlkdoğanlara benzediler; Ortadünya'nın en uzun evlatlarından daha uzun boyluydular ve gözlerindeki ışık parlak yıldızları andırıyordu. Ama, kızları ve oğulları babalarından daha hoş ve güzel olmalarına rağmen, çocukları pek azdı ve sayıları çok yavaş artıyordu.
Sayfa 534 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Batı'ya dönmek üzere çağırdıkları ve çağrılarına kulak veren Eldar gelip Eressëa Adası'na yerleşti; o topraklarda Avallónë adında bir liman bulunuyordu, çünkü burası Valinor'a en yakın şehirdi ve sonunda denizin sınırındaki Ölmez Topraklara yaklaşan denizcinin gördüğü ilk şey Avallóne Kulesi'ydi. Üç sadık hanedandan gelen İnsanların Atalarına ayrıca yüklü bir ödül de verildi. Eönwë aralarına gelip onları eğitti; onlara bilgelik, güç ve diğer İnsan soylarının sahip olduğundan daha uzun bir hayat bahşedildi. Edain için, her iki tarafından büyük bir denizle ayrıldığı için Ortadünya'dan da, Valinor'dan da bağımsız, yeni bir ülke meydana getirildi; gerçi yine de Valinor'a daha yakındı. Bu toprakları Ossë, Yüce Su'yun dibinden çıkarıp yükseltti; Aulë gelip ülkeyi kurdu ve Yavanna da güzelliklerle bezedi; Eldar da Tol Eressëa'dan çiçekler ve pınarlar getirip buraya taşıdılar. Bu topraklara Valar, Armağan Diyar, Andor dedi; Eärendil Yıldızı, artık her şeyin yerli yerinde olduğunun bir işareti gibi ve denizin üzerinde bir rehber olarak bu toprakların üzerinde parladı ve İnsanlar, Güneş'in yolu üzerindeki bu gümüş alevi görüp hayran kaldılar.
Sayfa 533 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ve İnsanların pek çoğu mutsuz oldu.
Sayfa 533 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.