Gönderi

Sonra Edain, bu yıldızı takip ederek derin sulara doğru yelken açtılar; Valar ise denizi günlerce sakin tutup, gün ışığını ve yelken rüzgarını eksik etmediler ki sular, Edain'in gözleri önünde dalgalanan bir cam gibi ışıldadı ve dalgaların köpükleri, gemilerinin pruvası önünde kar gibi aktı. Rothinzil ise öylesine parlaktı ki, İnsanlar sabahları bile onun batıda parlayışını, başka yıldızlar onun yanında duramadıkları için bulutsuz gecelerde bir başına ışıldayıșını izlerlerdi. Ve Edain, ona doğru gittiklerinde nihayet denizin sınırlarına varırlar ve ta uzakta, altın rengi bir pusun içinde titreşen Armağan Diyar'ı, Andor'u, onlar için hazırlanan toprakları gördüler. Sonra denizdeki yolculuklarına son verip, güzel ve bereketli bir ülkeye vardılar ve mutlu oldular. Buraya, Yıldız Tarafı, Elenna toprakları adını verdiler; ama Yüce Eldarin dilinde Númenórë, Anadûnê de dediler. Gri Elflerin kendi dillerinde Dúnedain adıyla andıkları halkın doğuşu böyle oldu: Numenóreanlar, İnsanların Kralları. Ama yine de, çok uzun yaşamalarına ve gölge üzerlerine düşene dek hiç hasta olmamalarına rağmen, llúvatar'ın bütün Insan ırklarının başına verdiği ölüm yazgısından kaçamadılar. Bu yüzden bilgelikleri ve ihtişamları artıkça arttı ve İnsan soyları içinde en çok İlkdoğanlara benzediler; Ortadünya'nın en uzun evlatlarından daha uzun boyluydular ve gözlerindeki ışık parlak yıldızları andırıyordu. Ama, kızları ve oğulları babalarından daha hoş ve güzel olmalarına rağmen, çocukları pek azdı ve sayıları çok yavaş artıyordu.
Sayfa 534 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.