Elhan-ı Şitâ
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!
– Son kalan mâi tüyleri kovalar
Cenap Şahabettin
Elhan-ı Şitâ
Karlar…bütün elhânı mezâmir-i sükûtun,
Karlar…bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun…
(Karlar ,sezsizliğin dualarının bütün nağmeleri,
(Karlar,ruhların bahçelerinin çiçekleri)
Nede güzel anlatmış karın nağmelerini üstat
❄️CENAP ŞEHABETTİN❄️
Tok olanlar bilemez çektiğini aç olanın;
Sırtı pek kimseye ahval-i şita
(kış ortamı) yaz görülür.
(sami)
Muhakkiklerin beyânına göre şu beş şeye güven olmaz :
Şems-i şitâ - Kış güneşine
Sükûnet-i deryâ - Denizin durgunluğuna
İltifât-ı umerâ - Makâm sâhiplerinin iltifâtına
Nasîhat-ı a'dâ - Düşmanın tavsiyesine
Cilve-i dünyâ - Dünyânın teveccühüne yada
- Cilve-i nisa’ya (kadın cilvesine)
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! –
Son kalan mâi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter…
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!
Cenap Şahabettin elhanı-ı şita