Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın
Sırtı pek kimseye ahval-i şita yaz görünür
-Sami.
Yaklaşdı şita ebr-i siyah tutdı cihanı
Kalmadı sabanın gezecek tab u tüvanı
Yaklaştı kış mevsimi, kara bulut kapladı cihanı.
Kalmadı sabah melteminin gezecek gücü dermanı.
Nedim-18.yy
Erzurum'da kış..:)
Sa'di-i Şirazi-13.yy
Ömr-i giran-maye der in sarf şod
Ta çi horem sayf u çi puşem şita
Kıymetli ömür sermayesi yazın ne yiyeceğim, kışın ne giyeceğim düşüncesiyle harcandı gitti.
Eskiler şu dört şeye güvenilmez demişler:
1- Şems-i şita (kış güneşi)
2- Sükunet-i derya (durgun deniz)
3- İltifat-ı Umera (siyasilerin iltifatı)
4- Nasihat-i a'da (düşmanın nasihati)
Şeyh Sa'dî
"Ömr-i giran-mâye der in sarf şud
Tâ çihorem sayf, çipûşem şitâ?"
"Kıymetli ömür, yazın ne yiyeyim, kışın ne yiyeyim, derken, bitti."
Bu Karlı Havalarda Aklımdan Çıkmayan Dizeler(Elhân-ı Şitâ)
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş
Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı arar.
Ey kulûbün sürûd-i şeydası,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı:
16. asırdan Bâlî Çelebi'nin beyiti kartopu oyununa ve "kar helvası"na işaret ediyor, bilenler bilir Anadoluda "Karlambaç"ta dedir
"Kar helvâsını itdi tonup ölicek rakîb
Tutdı ʿadûyı kartopına bî-hazer şitâ"
"Kış, düşmanı çekinmeden kartopuna tuttu, rakip donup ölünce
kar helvasını yaptı"
Elhan-ı Şitâ
Eskiden İstanbul'a senenin ilk karı düşünce o gün matbuattaki İstanbul gazetelerinin birinci sayfasında Cenab Şehabeddin'in Elhan-ı Şita (1897) şiiri neşredilirmiş.
ismetozel.com.tr/Video.aspx?VID=79
Elhan-ı Şita
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gâib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nev-bahârı arar.
Ey kulûbun