Asr-ı saadette olamadığımız için üzülüyorum. Sonra 'Bizler de bu asra lâyık görülmüşüz.' diyerek teskin ediyorum burkulmuş kabimi. İman teslimiyeti ne büyük bir şey... Efendimiz'in (s.a.v) ömrü boyunca tâbi tutulduğu imtihanları okuyor ve rahatlığımdan utanıyorum. Bir davayı dava edinmeniz gerek diyorum ama o dava uğruna fedakarlık gösteremeyişimden utanıyorum. Efendimiz'i (s.a.v) sevmek nasıl olurmuş, okuyorum ve 'seviyorum' deyişlerimden utanıyorum. Sevgi ispat edermiş, dil ise konuşurmuş. Biz yalnızca konuşuyormuşuz. Dilimizi susturup, kalplerimizi konuşturalım ki asr-ı saadete neden lâyık görülmediğimizi anlayalım.