Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

z.

·
Puan vermedi
Folk- Lore ?
Hocamız sınıfa ilk girdiği zaman "Folklor nedir" diye sordu. Çoğu kişi halk oyunu, türkü vb. şeyler söylediler.Yani acaba kaçımız "folklor" kelimesinin anlamını merak edip araştırdık bilmiyorum. Aslında bunun sebeplerinden biri uzun bir süreden beri ülkemizde çoğu zaman sadece yerel halk oyunlarını, türkülerini, gösterilerini kapsayan dar ve yanlış bir alana sıkıştırılmış; giderek yoz ve zararlı bir "folklorculuk" modasının gelişip yayılmasına yol açarak "folklor" terimi bilimsel anlamından saptırılmıştır. Folklor aslında Folk-Lore kelimelerinin birleşimidir. Sözcüğün kökeni folk = (halk) ve lore = (bilim)'den gelmektedir yani anlamı halkbilim demektir. Halk oyunları da bu bilimin içerisinde yer alır, yani folklorik bir ögedir. Eğer Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü okuyorsanız veya okumayı düşünüyorsanız Halk Edebiyatı dersine bu kitapla güzel bir giriş yapabilirsiniz.
Türk Halkbilimi
Türk HalkbilimiSedat Veyis Örnek · Bilgesu Yayıncılık · 201426 okunma
Reklam
227 syf.
·
Puan vermedi
Bir gece vakti 25 yıllık bir geçmiş kapınızı çalsa ? Avukat olan Yusuf kafasını epeydir meşgul eden soruların cevabını bir gece vakti karşısında buluyor. Bazı soruların cevabını bilmek iyi midir ki, bilmiyorum. Bunca yıldır cevabı kendince vermiş ve devam etmişsin (avunmuş, savuşturmuşsun) Memleketimin değerli yazarlarından biri olan
Kemal Varol
Kemal Varol
'un kaleme aldığı
Aşıklar Bayramı
Aşıklar Bayramı
Halk edebiyatına da konu olan âşıklığa değinmiştir. Güzel bir değeri ele almış ve buna bağlı içsel bazı duyguları daha samimi aktarmıştır. NEDEN ? Cevabını deli gibi duymak istediğin ama aynı zamanda da duymaya cesaretinin olmadığı o gün, hiç hesaba katmadığın o gün. + Tamam konuşma, yanıtlama ama dur, gitmee kabullendiğin için değil çaresiz... Kitaptan bir alıntı bırakarak yazıma son vermek istiyorum "Baba dediğin zaten yarım kalmış bir kelimedir"
Aşıklar Bayramı
Aşıklar BayramıKemal Varol · İletişim Yayınları · 20192,905 okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
Saat Dört
Victor Hugo, gençlik yıllarında şahit olduğu bir olaydan etkilenerek bu kitabı yazmıştır. Yaşadığı dönemin -acımasız bulduğu- sistemine ve empati yeteneğinden yoksun olduğunu düşündüğü halka... Sahi kaçımız bir idam mahkumu olduğumuzu düşündük ki ? Ya da çok sevdiğimiz birinin idam edilişine şahit olduk ? Bunu hayal etmek sandığımın bir tık üstüymüş... Bu incelemeyi kitabın son sözünün bulunduğu saatte yazıyorum. Ben bu kitabı okurken çok sevdiğim birinin bu cezayı almış olduğunu düşünerek kitaba başladım. Bu da bende yazarın istediğinden biraz daha fazla empati uyandırdı. 6 hafta boyunca öleceği günü bekledi. Yani 6 hafta her gün öldü. Bir insan o durumdayken nasıl bir psikolojide olurdu diye düşünüyordum. Çevresinde bulunan diğer karakterlerin psikolojisine kadar inebilmiştim okurken. Kitabın başında sakinliğini koruyordu, sonlara doğru onu delirten şey ümitti. Her insan bir şansı hak etmez miydi ? Ne şekilde, nerede, saat kaçta öleceğini bilseydin bugün nasıl yaşardın ?Neden merhamet yaratıcıdan değil de onun gibi bir kuldan dileniyordu ? Onun gibi kusurlu bir insan onun canını alabiliyordu. Yoksa bu öteki tarafta azabını dindirecek miydi ? gibi sorularla kafam dağıldı. Hatta sonlara doğru kulağımda çınlama bile duymuştum... Onunla birlikte ceza hükmü giydim, 6 hafta (42 gün) düşüncelerine şahit oldum, gördüğü her şeyi gördüm, düşüncelerini duydum ve ölümün son rıhtımına çıktım. Yaşamın da ölümün de hayırlısını dileyerek kitabın kapağını kapattım, İyi okumalar
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son GünüVictor Hugo · Gönül Yayıncılık · 0120,7bin okunma