Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Genellikle birisi ihtiyaca (needs) dayanan ve eşitliği hedefleyen, diğeri liyakatı (merit) değerlendirme konusu yapan ve adaletsizliğe meyleden iki ana sosyal adalet geleneği tanımlaması bulunmaktadır.
Bununla beraber modern tüketici ürünleri, onlara olan talebin deği­şen zevkler ve ortaya çıkan ihtiyaçlardan kolayca etkilenmesi nedeniyle daha az 'planlanabilir'dirler. Bu durum muhtemelen planlama sisteminin daha karmaşık tüketici arzularını görmezlikten gelip temel sosyal ihtiyaçları gündeme taşıma eğilimiyle açıklanabilir. Mesela, planlı eknonomiler evsizlik problemiyle başa çıksalar da bunu kasvetli ve kişisel olmayan çok kiracılı ucuz apartmanlar tahsisiyle sağlarlar. Benzer bir şekilde tarımda da temel gıda maddelerinin üretimine yoğunlaşılıp farklı ve ilginç ürün geliştirme hususuna çok az ilgi gösterirler. Ayrıca üretim hedeflerini tutturmaya yoğunla­şan kurumlar için üretilen malların kalitesi ikinci plana düşer. Basit ifadesiyle üretilen mallar hiçbir zaman satılmasa ve kullanılmasa da üretim hedefleri gerçekleştirilir.
Reklam
Kısacası kelimeler şeyleri anlamaya yarayan araç olmak yerine eşyanın bizatihi kendisiymiş gibi algılanır. Alman sosyolog Max Weber ( 1 864-1920) belirli kavramları 'ideal tip' diye sınıflandırarak bu problemi aşmaya çalışır. İdeal tip neredeyse sonsuz derecede karmaşık gerçekliğin mantıki sınırlarını ortaya koyarak, anlam çıkarma girişimini ifade eden zihni kurgudur. İdeal tipler açıklayıcı araçlar olup gerçeğin kendisi değildir; onlar ne tamamen 'gerçekliği kuşatırlar' ne d e etik bir ideal sunarlar. 'Demokrasi', 'insan hakları' ve 'kapitalizm' gibi kavramlar tanımlamaya çalıştıkları şekilsiz realitelerden daha tutarlı ve biçimlidir. Weber 'otorite' ve 'bürokrasi'yi ideal tip olarak ele alıp inceler. Belirli kavramları ideal tip kabul etmekle bunların sadece analitik araç oldukları olgusunun altı çizilir. Bu nedenle kavramları veya ideal tipleri 'doğru' veya 'yanlış' diye değerlendirmek yerine yararının az veya çok olduğuna bakmak daha anlamlıdır.
Sayfa 7
504 syf.
·
Puan vermedi
Siyaset teorisi üzerine okuduğum ilk kitap olması lazım. Benim gibi siyaset teorisi üzerine yetersiz backgroundla başlayanlar için müthiş bir baş ucu kitabı. Yazarın siyaset ve siyasi ideolojiler kitabı da bir bu kadar anlaşılır ve detaylı, tavsiye ederim.
Siyaset Teorisine Giriş
Siyaset Teorisine GirişAndrew Heywood · Küre Yayınevi · 201162 okunma
20. yüzyılın sonlarında dilin 'siyaseten doğru' kullanılmasında ısrar eden hareket sayesinde yeni bir tartışma gündeme gelir. Feministlerin ve Sivil Haklar Hareketleri'nin baskısıyla dili ırkçı, cinsel içerikli ve diğer küçültücü ve aşağılayıcı imalardan temizleme girişimlerine şahit olunur. Bu harekete göre, toplumdaki genel güç yapısını yansıtan dil sürekli bir şekilde hakim grubun lehine kontrol altındaki grubun aleyhine olacak şekilde ayrımcılık için kullanılmaktadır. İnsan ırkını ifade etmek için 'insan' (man) veya 'insanoğlu' (mankind),* etnik azınlıklar için 'zenci' (negro) veya 'esmer tenli' kelimelerinin kullanılması ve üçüncü dünya ülkelerinin 'azgelişmiş' şeklinde tanımlanması bunun açık örnekleridir.
Sayfa 3
dünya muhafazakârlığı ve tr muhafazakârlığı
Sonuç olarak bazı muhafazakârlar kontrolsüz göçe karşı çıkarak, göçmenlerin 'ev sahibi' ülkenin kültürünü özümsemeleri ve burada asimile olmaları yönünde teşvik edilmeleri gerektiğini ifade ederler. [Okur notu ekliyorum: Dünyada muhafazakârlık genelde, beş şey ile eklektik bir ahengi sever: Piyasa-Aile-Dil-Din-Devlet. Bu beş şeyin dengeli olmasını isterler. Fakat Türkiye muhafazakârlarının, muhafazakârlıktan anladığı şey; koyu bir dindarlık, sadece din. Yıllardır iddia ettiğim bir şey var: Türkiye'nin muhafazakârlığı, "değerler sistemi" üzerine kuruludur. Değer algısı da dindir. Hâlbuki muhafazakârlığın kökü, "kurumlar sistemi"ne dayanır. Daha doğrusu, dayanması gerekir. Türkiye'nin muhafazakârları, ne hikmetse, ulusal sınırlara ve ulusal kurumlara yabancı bir tavır takınır. Türkiye'de tutarlı bir muhafazakâr olmadığı kanaatindeyim. Muhafazakârım diyen insanların ekseriyeti de, sistematik bir felsefi araştırma sonucu muhafazakâr olmuyor, sadece "tavır" bakımından muhafazakârlar. Felsefesiz muhafazakârlık, ya da felsefi yönü zayıf muhafazakârlık diyebiliriz.]
Geri19
142 öğeden 136 ile 142 arasındakiler gösteriliyor.