Ne çiçek açtık, ne meyveye durduk.
Öylece çürüyüp kaldık, kendi baş köşelerimizde.
Suretini bekleyen çerçeveler gibi astık ruhumuzu boş duvarlara.
Kadehler doluydu bir vakitler.
Şimdiyse, feri sönmüş gözlerimizin kıyısına vuran yalnızca boş şişeler.
İçimize attıklarımız da.
Bekledik uzun zaman, gelen giden olmadı.
Sardık yaralarımızı.
Bahar geldi, yaz geçti...
Kiraya verdiğimiz kalplerimizde, kışa kadar oturan hiç olmadı.