Kanatlarımızda şubat saçlı bir kış Ayaklarımızda bembeyaz karla Sessiz ve içten Bir bulut gibi inmişiz kıyılara Ne acılar kovalıyor şimdi bizi Ne bunalımlar yığılıyor masalara Açmışız yüreğimizin kapılarını İçimizi döküyoruz masmavi sulara
Göçmen kuşlar çırpınmış içimizde Ağlamışız Kaçmak istemişiz uzaklara Kimselere mendil sallamadan Kimselerle vedalaşmadan Kurtulmak istemişiz yalnızca Kentlerin o beton tutsaklığından
Reklam
Selam söyle yaşamın baharına De ki Güneşin salkımlarında beklenmez yağmur Gökgürültüsünün ardında duyarız Biz o ıslaklığı gözkapaklarımızda İstemeden ağlarız belki Milyonlar içindeki yalnızlığımızda Acılarımız tohum eker Gözyaşlarımız fidan diker toprağa Yağmurlu türkülerle coşarız ancak O birbaşımıza orman kalabalığımızda
Bir elimizde kitap diğerinde yıldızlar Durmadan ateş yakıyoruz karanlıklarda Bazen aydınlanıyor gecelerimiz Bazen yangın çıkıyor uykularımızda Gerisini ne sen sor ne ben söyleyeyim Önce çığlıklar kopuyor sularımızda Sonra yıkılıyor bütün ölüm barajları Acının selleri koşuyor ovalarımızda
Selam söyle yaşamın baharına De ki toprağı kuşatmış beton ordular Kokusu gelmiyor artık yağmurlardan Çıkmaz sokaklarda birikiyor umutlar Türküler kanlı süzülüyor acılardan Hayali bahçelerde çırpınıyor kanatlar Sevdamıza diken dolmuş Menekşeyi kurtaramıyoruz çalılardan
Mavi diyoruz Beyaz diyoruz Mutluluk giysili bir gelecek uğruna Mutsuzluk dolu göllerde yüzüyoruz.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.