su yükseldikçe yükseliyorum. musluklar aktıkça akıyorum. pencereleri açmayı unutmuşum, tavana kadar yükseldim. kaykay yapan fosforlu kirpilerim yeni öldü. boğulamıyorum, zaten hep kandırıldım.
ben kendi yankısıyla kendi tanrısını kaybetmiş bir meleğim. acılar bir beden fazla; geliyor kanatlanma. ve bir beden küçük geliyor kedere.. kedere mesafesiz adımlarla yürürken bağışlandım. suçlanarak bağışlandım. bağışlandım hiç sevmeyerek. çarşaflar boyu kimsesiz bir melek olarak kaldım.yaptığım yaşama karşı kasıtsız bir hakaretti. ne yazık ki evdeki çiçekleri sulamayı, yastık kılıflannı değiştirmeyi unuttum. bir de içimden söküp atamadığım öpüşü.
kendi gölgesiyle savaşan biri ışığı nerede bulmuşsa yolculuğunu geceyle ve o ışıkla kutsamalı. bunu yapıyorum işte;.... bir delinin rüya duvarını örüyorum
kimsenin anlayamayacağı dertlerle, gerçeklerle başımız dertteyken ve kendimizden daha yalan bir tanrı bulamıyorken; bekleyen., bekleyen., bekleyen sessizlik.
yaşamak isteyen bir yanım var biliyorum ama takılıp kalıyorum. taaaaa içimde bir başka hayat debeleniyor. o da arıyor kendi kalbinin tanrısını. bu sessizlik ayağa kalkıp düşüyor. taaaaa içimde ... ; oysa zarifçe vedalaşacaktım her parçamla.