Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sokurov'un barok sanatı, modern dünyamızı istila eden koca bir imaj ideolojisiyle mücadele ediyor.
Sayfa 62
Tarkovski çizgisel Dürer'in, Sokurov da pitoresk Rembrandt'ın yerini almış adeta! Tarkovski'nin zamansal, soyut "çizgiler" gördüğü yerde, Sokurov'un pitoresk "manzaralar" gibi morfolojik kütleler gördüğünü ve her ikisinin de bu vizyonları sinema sanatı kapsamında yeniden ürettiğini söyleyemez miyiz?
Sayfa 58 - hyr
Reklam
Tarkovski çizgisel Dürer'in, Sokurov da pitoresk Rembrandt'ın yerini almış adeta!
Sokurov
Sokurov'un "yeni Tarkovski" addedilmesi konusunda pek çok kişi hemfikirdir. Bu uzlaşmanın birçok gerekçesi vardır elbette ve konumuzla en bağlantılı olanlarından biri de Sokurov'un -tıpkı Tarkovski gibi- sinema sanatında rüyalar yaratmayı başarmış olmasıdır. Sokurov eleştirisindeki eğilimlerden söz etmek için henüz çok erken olsa da, bir noktaya dikkat çekmekte fayda var: Tarkovski filmleri kadar yazılarında da "rüya zamanı" veya "rüya mantığı" gibi yarı-metafizik kavramlar aracılığıyla kendi rüya"larının yorumlarını devreye sokar; buna karşılık Sokurov'un yapıtları, rüyamsı "manzara resimlerini",belki de kısaca "rüya manzarası" diyebileceğimiz şeyleri çağ­rıştıran, estetik perspektifine daha yakın yorumlara ilham verir. Sokurov'un filmlerinde, rüyamsı ontolojik durum, resim metaforuna bağlı bir "manzara" olarak tanımlanabilir. Rüzgâr veya zar zor işitilen müzik (örneğin Anne ve Oğlu/Mat i syn) gibi doğal sesler bile atmosfer yaratan, resme özgü bir "ses manzarası" olarak tanımlanabilir muhtemelen. Bu durum, filmlerini "resim" şöyle dursun, "manzara" olarak bile tanımlayamayacağımız Tarkovski ile bir tezat oluşturur. Tarkovski'nin rüyamsı uzamları, insan medeniyetiyle az çok bağ­lantılı, zihinsel "mıntıkalar" gibi görünür daha ziyade; bu uzamları kuramsal açıdan ele alırken de, "tablolar" veya "manzaralar"dan ziyade "yapılar" veya "mantık"tan yararlanmak daha iyi sonuçlar verir.