İtilaf Devletleri, yüzlerce gemi ve sömürgelerinden topladıkları yüz binlerce askerden oluşan kuvvetleriyle Osmanlı’nın Son Kilidi Çanakkale’yi geçmek ve payitaht İstanbul’u ele geçirmek için 3 Kasım 1914’te Boğaz’a dayanmıştı.
Aylarca süren savaşlarda Osmanlı askerleri, devletin bu son kilidini açtırmamak için vücutlarını siper ederek Çanakkale’yi düşmana dar etti.
1914-1915 yıllarının şartları göz önünde bulundurulduğunda, Osmanlı’nın en zayıf ve en buhranlı devrinde, Batı’nın o güne kadar geliştirdiği silah üstünlüğü ile Gelibolu Yarımadası’na saldırmış olmasına rağmen, zafer nasıl maddi yokluk içinde bulunan tarafa gülmüştür?
Bu soruyu savaşı kaybeden taraf yıllardır kendisine sormakta ve mantıklı bir cevap aramaktadır.
İşte, Osmanlı’nın Son Kilidi Çanakkale 1-2-3 kutulu seti, Çanakkale’deki cansiperâne mücadeleyi farklı yönleriyle ele alan makalelerden meydana geliyor.
Peki, bunca dijitalleşen dünyada Z kuşağı okumayı seviyor mu? Arka mahalleli gençlerde yüzde 5 oranında karşımıza çıkarken yük sek gelir grubu Z kuşağında boş zamanlarımda kitap okurum diyen gençlerin oranı yüzde 10 civarında seyrediyor. Bu durumda en son hangi kitabı okudun sorusunu sormamız da kaçınılmaz oluyor. Kitap okuyan arka mahalleli Z kuşağından aldığımız yanıt ilginç İki kitabın ismi ön plana çıkıyor. Biri Antoine de Saint-Exupéry'nin 100 sayfalık ölümsüz klasiği Küçük Prens. Diğeri ise en çok okunan Wattpad yazarlarından biri olan Büşra Yılmaz'ın 408 sayfalık satış rekorları kıran kitabı 4N1K. Yüksek gelir grubu çocukların okuma zevki de farklı. Onlardan aldığımız yanıtların ilk sırasında Kürk Mantolu Madonna var. Sabahattin Ali'nin kuşaklar ötesine geçmesinden memnun oluyoruz. Stefan Zweig'ın Satranç'ı, Yuval Noah Harari'nin Sapiens'i, George Orwell'in 1984'ü ve Adam Fawer'ın Olasılıksız'ı gibi eserlerin de dikkat çekici biçimde sık okunduğunu görüyoruz. Keşke, her iki grupta da okuma oranları daha yüksek olsa. Bunun ancak Z kuşağının evde ebeveynlerini, otobüste, trende, sokakta insanları akıllı telefonlarla değil de kitap ve dergilerle haşır neşirken görmeleriyle mümkün olabileceğini düşünüyorum..
Son aşk sözcüğünü düşünebiliyor musunuz
Ve son sevişmeyi ve son
Uyuşukluğu
Ve de son uykuyu Baksen eğlenceli bu
Bense son gece demek istiyordum
Ah her şey o iğrenç anlama geliyor
Bense son anlarımız demek istiyordum
Serimizi bitirdik. Des ve Callie'yi geride bırakıyoruz artık. Bu yüzden biraz hüzünlüyüm. Serinin en beğendiğim kitabı Rapsodi oldu. Karanlık Harmoni'de o son olay nasıl gerçekleşti, nasıl mümkün oldu anlayamadım. Olay sahnelerinde betimlemeler yetersiz ve anlatım yüzeysel kalmış. Genel değerlendirdiğim zaman güzeldi diyebilirim. Daha önce fantastik türde birçok kitap okuyanlar bu seriyi biraz yüzeysel bulabilir. Herkese iyi okumalarr.
Karanlık HarmoniLaura Thalassa · Martı Yayınları · 2023357 okunma
Beyaz gül de ölür kırmızı gül nasıl ölüyorsa
Beni bu denli heyecanlandıran da ne
Şu son sözcüklerde
Son sözcük belki de
Her şey tüyler ürpertici tüyler ürpertici biçimde onarılması olanaksız
.
.
Bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz sıcak odaları, beyaz, temiz yastıkları ahşap pancurları yaz bitti bitmeyen şeyler kaldı geride.
.
.
Harry Hole serisi an itibariyle muhteşem bir sonla bitti. Ama bence tam bir son degildi Nesbo isterse devam ettirebileceği bir final yazmıştı. Hole serisine ilk başladığımda beni yordu uzattıkça uzattı ya öldürmediği bir ben kaldım dedim dedim de dedim. Nesbo sonra vitesi arttirdi ve bom bu kitaptaki kurgu cok iyiydi Fienne'nin 70 yasinda olmasi ve atik olması sadece zorlama gibi geldi onun dışında çok beğendim. Umarım devamı gelir...
BıçakJo Nesbo · Doğan Kitap Yayınları · 2019411 okunma
En çok kim seviyor seni?...
En son ne zaman kendi hatrını sordun?..
Kaç defa düştün, kaç defa ayağa kalktın?..
En son kime, “Senin kredin sonsuz bende” dedin de sonra dostluğunu takside bağladın? Vazgeçtiklerinle vazgeçemediklerinin boyları kaç metre olmuş biliyor musun?
Şimdi sana kaybolan yıllarını verseler geri alır mısın?..
Hayat bu. Sonra bir bakmışsın aklını, kalbini merdaneye kaptırmışsın..
İsmet Özel'in 24 Nisan tarihli son yazısının son cümlesi çok sarsıcı...
"Tarif bile edemediğimiz kederlerin giderilmesini beklemek saflığı avutuyor bizi..."