Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Duygu Yanık

Sabitlenmiş gönderi
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir. Her eşyasını ayrı ayrı ve gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. Her zaman söyleyecek birçok lafları vardır.
Reklam
Duygu Yanık
@sonsuzbolusonsuz·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Mahbube'ye Hâl Beyânı
Mahbube'ye Hâl BeyânıBleda Yaman
9.3/10 · 164 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şu hayatta hepimizin istediği omzumuzda sıcak bir el ve kulağımızda yumuşak bir ses: “Geçecek”
“Galiba insan yaşı kaç olursa olsun, kanaya, kanata, güle, ağlaya, şükürle isyan arasında gidip gelerek her adımda biraz daha büyüyor. Sonra yeterince şanslıysa, bir gün yeniden çocuklaşacak kadar kocadığında, biraz usanarak, biraz bağışlayarak, biraz da omuz silkip artık o kadar da umursamayarak ölüp gidiyor. Genellikle sıradan bir şekilde. Ve her nasılsa hazırlıksız. İyi ki de öyle.”
Reklam
“Hep birinin gelip yapmasını beklediğim o şeyi sonunda kendim yaptım. Dışarıda mucize aramaktan vazgeçip içime baktım.”
“…başkalarının derdine azıcık derman olbildiğimi görmek şahsi karanlığımı da seyreltiyor. Çünkü tutmak tutunmaktır da aynı zamanda.”
“Ve belki de hayatımda ilk defa yapamadıklarıma dalıp gitmek yerine yaptıklarım için gururlandım. Yuvaya çeviremesem de evler kurmuştum, gerçeği söyleyemesem de hikayeler yazmıştım, sarılmayı beceremesem de dostlar edinmiştim. Ömrüm boyunca kurmuş, yıkmış, sonra başka bir yerde yeniden yapmış, nereye gidersem gideyim ayakta kalmış, o inatçı ayaklarla bir ülkeden öbürüne yürümeyi bile başarmıştım. Bu da bendim işte.”
“Dünya, ah dünya, bu ne zor, bu ne güzel, bu ne muhteşem bir rüya.
“Burası dünya. Hem tatlı hem ekşi, kekre bir rüya. Burada herkes kâşif sayar kendini, birbirinin bahçesine girer, iz bırakayım derken talan eder.”
Reklam
“Japonlar değer verdikleri bir eşya kırıldığında, kendilerine bakmayı sevdikleri bir ayna ya da anneannelerinden miras bir vazo mesela, tamir ederlerken kırılan parçanın yerini altın tozuyla doldururlarmış. Hiç kırılmamış gibi görünmesini değil, aksine kırılıp yapıştığı yerin parlamasını isterlermiş. Bir eşya, bir insan, bir ruh yaralandığında, yüklendiği hatıraların, kıymetini artırdığına inanırlarmış.”
“İçimde bir kurbanlık koyun büyüttüm ben yıllarca. Ne kesmeyi ne sevmeyi becerebildim. Kendim için üzülmeye itirazım yok ama acımadan merhamet edebilir miyim? Görmeye bile katlanamadığım parçalarımı kabullenebilir miyim?”
“Herkesin evden anladığı başkaymış, öyle diyorlar. Herkesin evsizliği de başka o vakit.”
“Hayat ne acayip bilmece. Birinin hatırlamadığı, öbürünün unutamadığı olur hep böyle.”
“Çağırmak ille de gel demek değil ya. Sen üzgün göründüğünde ben zaten kendimi çağırılmış sayıyorum. Arkadaşlık bu değil mi?”
322 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.