Şu sıralar bunun üzerine düşünüyorum. Çünkü son zamanlarda çoğunlukla peşine düştüğüm hedeflerimin gerektirdiği sorumluluklardan kaçar oldum. Bu noktada baktığımda kendime şu soruları soruyorum:
Hedeflerim ve hayallerim mi değişti? Cevap verecek olursam hayır.
Peki değişmediyse beni onlara götürecek davranışlardan neden kaçınıyorum?
Bu soruda tıkanıp kalıyordum.
Bir arkadaşımla hayat gayemizi aramak üzerine konuşurken "Aramak öylesine içten olmalı öylesine derin olmalı ki tam anlamı ile inanmış olmalı insan, inanmayan mânâ aramayan yola çıksa yolda ne bulacaktır koca bir hiç." gibi bir cümle kurmuştu. Aslında toparlayacak olursam eksik parça sanırım inanmaktı. Evet hedeflerim var, bu hedeflere gitmek istiyorum. Peki inanıyor muyum?
Muallak.
Ordan bir soru daha beliriveriyor. Peki nasıl inanacağım, doğru zaman ne zaman?
Arkadaşımdan bir cevap daha beliriyor: "Arayıp bulamamaktan yola çıkacak olursak yeni bir hayale umutsuz oluruz, umutsuz olursak inançsız oluruz, inançsız olursak başarılı olamayız. Peki doğru zaman ne zaman? Kendinden emin olduğun zaman, inandığın zamandır."
Yine kendimden çıkıp kendime döndüğüm bir döngü....