Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kadınlar, Gezegenler Ve Cüceler Sigaramı kendim yakabilirim bayım; sen bana kendi ellerinle kahve pişiremeyeceğine göre yemişim senin centilmenliğini! Taksiye binişimde kapıyı açman beyefendi yapmıyor seni kuzum; “paramızı biriktirip bir pikap alalım, sevdiğimiz şarkıları plaklardan dinleyelim” dediğimde, “siz kadınlar böyle boş şeylere
Soru sorma adabı diye bir kalite göstergesi var; her sual her ortamda sorulmaz, her merak ettiğine cevap bulacaksın diye bir kaide yok, bazı sorular samimiyet derecesi ile paralel yürürler, özne olarak hak etmediğin ya da haddin olmayan meseleleri soramazsın; net.
Reklam
Teşekkür ederim 😇 Ancak sadece kitaplarımızı okuyalım,güzel alıntılarını paylaşıp farkındalık kazanalım,gelişelim ve akışta kalalım 😊 Herkes hoş, özel ve biriciktir.
1.Neden “hiçbir şey” yerine “bir şeyler” var?
Belki de Hiçbir Zaman Çözemeyeceğimiz 8 Büyük Felsefi Soru Serisi 1.Neden “hiçbir şey” yerine “bir şeyler” var? Evren'deki varlığımız kelimelerle anlatılamayacak kadar garip bir şey. Günlük yaşamımızın sıradanlığı, varlığımızı kanıksamamıza neden oluyor. Fakat ara sıra da olsa, bu rehavetten sıyrılarak varoluşsal farkındalığın
yorumlara yazalım
En sevdiğiniz dört İslam Beldesi neresi ve nedeni?
"Terk etmiş ve terk edilmiş" bir kadının macerasını anlatan Çiğdem Anat'ın "Aklım Nereye Gidiyor, Ellerim Nereye" kitabını okurken gördüm birden cevabı. Alabildiğine öfkeli, kışkırtıcı, sorularla, hesaplaşmalarla dolu, okuyanı kendisiyle yüzleşmeye davet eden, ilişkileri, korkaklıkları, sahtekârlıkları didikleyen, âşık kadının gözükaralığı karşısında erkeklerin yetersizliğini anlatan bu kitabın içinde duruyordu cevap. Eğer kendi yaşadıklarınızdan, kadın erkek ilişkilerinin karmaşık, engebeli, acılarla ve ümitlerle, heyecanlarla ve kırgınlıklarla dolu coğrafyasının bir haritasını çıkartmadıysanız, çok değişik bir üslupta yazılmış kitabın içinde ilerlemeniz, oradaki ipuçlarından çağrışım ipliklerini çekip yeni bir gergef dokumanız o kadar da kolay değil. Ama bir yaşanmışlık haritanız varsa, kitabın her cümlesinden kendinizle ve aşklarınızla ilgili yüzlerce soru ve cevap sağıyorsunuz. Ve kitabın bir yerinde o cümle çıkıyor karşınıza, romanın kahramanı olan kadınla yeniden ilişki kurmak isteyen eski sevgilisi, karısından yakınırken şöyle diyor kadına: "Beni aldatabilecek bir kadın istiyorum." Bu cümlede duruverdim. "Kendisini aldatabilecek bir kadın isteyen" bir erkek. Birden fark ettim ki bütün erkekler aslında, bunu açıkça söylemeseler de, "kendilerini aldatabilecek bir kadın" istiyorlar. Bütün kadınlar da "kendilerini aldatabilecek" bir erkek. Ama bu cümlenin, kitapta yazılmayan bir devamı bulunuyor, bir başka cümle daha var bu cümlenin ardından gelen. "Beni aldatabilecek bir kadın istiyorum," ama "beni aldatmayacak bir kadın."
Karanlıkta Sabah Kuşları
Karanlıkta Sabah Kuşları
Reklam
Hayata dair isteklerimiz ve davranışlarımızın çeliştiği noktada ne vardır?
Şu sıralar bunun üzerine düşünüyorum. Çünkü son zamanlarda çoğunlukla peşine düştüğüm hedeflerimin gerektirdiği sorumluluklardan kaçar oldum. Bu noktada baktığımda kendime şu soruları soruyorum: Hedeflerim ve hayallerim mi değişti? Cevap verecek olursam hayır. Peki değişmediyse beni onlara götürecek davranışlardan neden kaçınıyorum? Bu soruda tıkanıp kalıyordum. Bir arkadaşımla hayat gayemizi aramak üzerine konuşurken "Aramak öylesine içten olmalı öylesine derin olmalı ki tam anlamı ile inanmış olmalı insan, inanmayan mânâ aramayan yola çıksa yolda ne bulacaktır koca bir hiç." gibi bir cümle kurmuştu. Aslında toparlayacak olursam eksik parça sanırım inanmaktı. Evet hedeflerim var, bu hedeflere gitmek istiyorum. Peki inanıyor muyum? Muallak. Ordan bir soru daha beliriveriyor.  Peki nasıl inanacağım, doğru zaman ne zaman? Arkadaşımdan bir cevap daha beliriyor: "Arayıp bulamamaktan yola çıkacak olursak yeni bir hayale umutsuz oluruz, umutsuz olursak inançsız oluruz, inançsız olursak başarılı olamayız. Peki doğru zaman ne zaman? Kendinden emin olduğun zaman, inandığın zamandır." Yine kendimden çıkıp kendime döndüğüm bir döngü....
23 Mayıs 2020 tarihinde yazmışım.
Kronik rahatsızlığım olduğundan dolayı Mart ayında kontrole gittim. Sırada giriş için bekliyordum, arkamdan biri bana "Şu karşıdaki kadını tanıyor musun?" diye sordu. Ben de "Hayır" dedim. "Güzel mi?" diye sordu, ben de "Evet" dedim. "Şuradaki adamı tanıyor musun?" diye sordu. "Hayır,
Soru 54: "Allah'ın yeri Arş'ın üzeridir. Allah Arş'ı yarattıktan sonra Arş'a yükselmiş ve Arş'a karar kılmıştır (yerleşmıştır)." diyen kişinin hükmü nedir? Cevap: Arş da Allah'ın yarattığı varlıklardan biridir. Yaratılmış olan bir şeyin Allah'ın yeri veya mekânı olduğunu söylemek, Allah'a layık olmayan bir vasıf vermektir. Dolayısıyla bu sözü söyleyen kişi Allah'ı tanımayan ve Müslüman olmayan biridir. Yükselmek, hareket etmek ve bir mahluka karar kılmak (yerleşmek) cisimlerin sıfatıdır. Allahu Teâlâ bu tür sıfatlardan münezzeh ve yücedir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.