I. Elizabeth'e ait konuşmaların, mektupların, şiirlerin ve duaların derlendiği Elizabeth I: Collected Works'de yer alan farklı şekilleriyle verilen konuşmaların en dikkat çekici özelliği kararlı, otoriter bir ses ve bu sesin ortaya koyduğu açık keskin ifadelerdir. Heisch'e göre, I. Elizabeth kadın olmanın politik bir dezavantaj olduğunun farkındaydı ve bu nedenle konuşmalarında hükümdarlığını meşru kılmak için herkesçe bilinen bir gerçeği, Tanrı'nın onun durumunda bir istisna yaptığı görüşünü ortaya koymaktaydı. Özellikle I. Elizabeth'in hükümdarlığının ilk yıllarındaki konuşmaların neredeyse ortak özelliği Kraliçe'nin tanrı tarafında bu makama yükseltilmiş olması ve Tanrı'dan aldığı güçle, halkına olan sevgisiyle hüküm sürmeye kararlı kraliçe imgesidir.
" Video " kelimesinin duyduklarıyla değil de gördükleriyle sessiz bir yargıya ulaşabilmeyi, kendisine verilen tavsiyelerden çok gözlemleriyle hareket edebilmeyi, " Taceao" kelimesinin ise çağa hakim görüşe göre kadına yaraşır bir şekilde sessiz kalmayı ifade ettiğini düşünen Crane bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu düsturun I. Elizabeth'in otorite iddası ve otoriteden feragat etmesi arasındaki hassas dengeyi ortaya koyduğunu düşünür. Bu hassas dengenin I. Elizabeth tarafından hükümdarlığı boyunca stratejik bir manevra olarak kullanıldığını düşünen Crane, Kraliçe'nin kimi zaman sessiz kalmayı seçerken, almış olduğu hümanist eğitim sonucu otoriter bir şekilde fikir beyan etme, tavsiyede bulunma sanatını ortaya koyduğuna, gerektiğinde de bu düsturun aksine sessizliğini bozarak erkeklerin dünyasında eşsiz bir güce sahip olduğuna inanır.
Reklam
Üç yaşında annesi idam edilen, babası tarafından önce tahtın varisi, ardından gayri meşru, ardından tekrar tahtın varisi ilan edilen, üvey kız kardeşi I. Mary'nin hükümdarlığında suçlanarak hapsedilen, tüm zorluklara ve tehditlere rağmen tahta çıkan ve o tahtta kırk dört yılı aşkın süre hüküm süren, kadın hükümdarlığının sorgulandığı, eleştirildiği, ardından savunulduğu bir dönemde halkı tarafında mite dönüştürülecek kadar sevilen ve bir kült haline gelen Kraliçe I. Elizabeth'in toplumsal portresi, bu tarihsel zemin üzerinde yükselmektedir.
Kantorowichz, kralın iki bedeni kavramının Elizabeth ve erken Stuart dönemlerinde İngiliz siyasi düşüncesinin önemli bir ögesi olduğunu belirtir... Söz konusu kararda kralın iki bedeninin var olduğu belirtilmektedir: fiziksel bedeni bedeni( body natural) ve siyasi bedeni( body politic). Kralın sahip olduğu fiziksel bedeni ölümlüdür ve tüm diğer ölümlü bedenler gibi dış etkenlere duyarlıdır, zarar görür. Siyasi bedeni ise elle tutulamaz, gözle görülemez ve fiziksel bedenin maruz kaldığı, etkilendiği hiçbir şey ona zarar veremez. Bu beden için genç yaşta olmak ya da yaşlı olmak bağlayıcı bir unsur değildir; bu nedenle de VI. Edward'ın vermiş olduğu karar geçersiz sayılamaz. Siyasi beden daimidir ve ülkeyi yönetmek içindir. Bu iki bedeni birbirinden ancak ölümle ayrılabilir, fiziksel beden yok olup gitse de siyasi beden kraldan krala geçerek hep ölümsüz kalır.
Kraliçe bir anlamda mitleşerek, din, tarih ve mitolojide erdemleri ile yer alan pek çok kadın figürü ile özdeşleştirilmiştir. Gerek Kraliçe'nin kendi sözleri, kişisel tercihleri ile ortaya kimliği, gerekse kendisine yakıştırılan bu temsilleri çağa damgasını vurmuştur. I. Elizabeth'in bir eş yerine ülkesinin bağlılığı seçmesi evlenmeyerek Bakire Kraliçe olarak anılması, yaptığı ya da yapmış olduğu varsayılan konuşmalar, bu konuşmalarda ortaya konan otoriter ses ve sarsılmaz kararlılık onun toplumsal portresini oluşturan ögelerdir. Beliren bu portre öylesine güçlüdür ki, hüküm sürdüğü dönem Kraliçe'nin adıyla anılır: Elizabeth Çağı
" Mısırlılar görsel materyalistlerdi. İlyada, Pheidias, Botticelli, Spenser, Ingres, Wilde ve ni­hayet Hollywood sinemasında gördüğümüz Apollonca estetizmin Batılı çizgisini onlar başlattılar. Apollonca şeyler, doğadan kopartılmış soğuk Batılı gözdür. "
Sayfa 75
Reklam
116 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.