Dimdik yükselen, eğilmeyen, ele avuca sığmayan, dur durak bilmeyen alevler gibi bizim ruhumuz da hep bir devinim içindedir; ne
kadar ateşliyse o kadar canlı, etkili olacaktır. Ama bu atılımı daha iyi konulara yöneltirse insan, ne mutlu ona!
"Ne kadar ilerlediğimi mi soruyorsun?" Demiş, "Kendime dost olmaya başladım."
Değerli bir ilerleme. O halde hiçbir zaman yalnız kalmayacak. Bil ki, böyle biri artık herkese dost olmuş demektir.
diyelim ki o, bütün yükü ve neşesizliği isteyerek üstlenmiyor; sürekli olarak kaçınıyar bundan, dediğim gibi, sessiz ve gururlu kalesinde gizleniyor; o zaman bir şey kesinleşir: O, bilgi için yaratılmamış, bilgi onun alnına yazılmamıştır.
Başından beri, hemen hemen kavranamaz bir özgürlük, düşüncesizlik, temkinsizlik, bir yaşam yürekliliği ve şenliğinden tat almak için - yaşamdan tat almak için, bilgisizliği korumaya nasıl da akıl erdirebiliyoruz?
İtibar paha biçilmezdir.
Özgürlük ve bağımsızlık paha biçilmezdir.
Aile ve dostlar paha biçilmezdir.
Sevdikleriniz tarafından sevilmek paha biçilmezdir.
Mutluluk paha biçilmezdir.
Ve bütün bunları elinizde tutmanın en iyi yolu, zamanı
geldiğinde, onlara zarar verecek risklere girmekten vazgeçebilmektir.
Yatırımcıların bir ayı piyasasının' en alt seviyesinde niçin satışa geçtiklerini anlamak için gelecekteki beklenen getirilerin matematiği üzerinde çalışımanız gerekmiyor; ailenize bakıp da yatırımlarınızın onların geleceğini tehlikeye atıp atmadığını sorgulayarak endişelendiğiniz zaman yaşayacağınız üzüntüyü düşünmeniz gerekiyor.
Okuduğumuz düşünce ile içimizde uyanan düşünce arasındaki ilişki, tarih öncesi zamanlardan kalma bir bitkinin fosilleşmiş kalıntısının baharda tomurcuklanan bir bitkiyle ilişkisi gibidir.
Gençler bu maskeli baloda elmaların balmumundan, çiçeklerin ipekten balıkların mukavvadan yapılma ve istisnasız her şeyin oyun ve oyuncaktan ibaret olduğunu mutlaka öğrensinler.
Hayatımız bir şeyin peşinde koşuyor olmadıkça neşeli bir şey olmuyor; alınacak mesafe ve üstesinden gelinecek manialar o zaman bizi tatmin edecek bir şey olarak hedefimizi temsil ediyor - ki erişildiğinde kayboluveren bir kuruntu, bir yanılsamadan başka bir değildir; ya da safi zihinsel bir ilgiyle kendimizi meşgul edip de, gerçekte tıpkı bir tiyatrodaki seyirciler gibi onu dışarıdan gözlemleyebilecek kadar dünyadan el etek çekmedikçe hayattan zevk duymuyoruz.
kendi başına hayatın gerçek ve hakiki bir değeri yoktur, fakat ihtiyaçlar ve yanılsamalar aracılığıyla sadece devinim halinde tutulur. İhtiyaçlar ve yanılsamalar kaybolur kaybolmaz hayatın mutlak yavanlığının ve boşluğunun farkına varıveririz.
Herhangi bir hidayete konmaya çabaladım; soruları tasfiye etmek ve cahil bir ışık, zihni küçümseyen herhangi bir ışık içinde yok olmak istedim. Fakat seni hiçbir "güzellik" aydınlatmayınca ve Tanrı'yla
Melekler kör olunca, meselelerin üzerinde yer alan mutlu bir iç çekişe nasıl varılabilir?